BALKON İPİNDE BİR KİNAYE: İLHAN BERK’İN HAŞEMASI
08 Ocak 2013
EYYÜP AKYÜZ
Su götürmez bir gerçektir ki her şair/yazar bir iddia makamıdır. İspat için çıkar ortaya yazar. “Öyle yazılmaz arkadaş, bak böyle yazılır” denilir kalem ele alındığında. Bu iddiayı taşımayanlar büyük şair/yazar olamazlar. Ticari amaç güdenleri hariç tutarsak, her gün onlarca kitap neden basılıyor sanıyorsunuz? Kendisi için yazanlara ise sözümüz yok. Onlar yayınlama işini akıllarından bile geçirmiyorlar zaten.
Cevat Akkanat cüretkâr bir tavır takınıp bu iddiayı açık açık dillendirerek başlıyor ‘İlhan Berk’in Haşeması’ adını taşıyan kitabına. Eleştiri türünün bizde ne kadar cılız kaldığını, kalem ehlinin kendi dünya görüşünü benimsemiş kişileri pohpohlamaktan hakiki eleştiriyi unuttuklarını, ‘değer verme’ olgusunun ancak gücü elinde tutanlara hizmet etmekle sağlanabileceğini eleştiriyor yazar. Bunu yaparken benim de bizzat yakındığım ‘eleştiri’ kavramını irdeleyerek başlıyor satırlarına. Eleştirinin eleştirisini yapıyor bir anlamda. Talebelerinin “Dünyaya yeniden gelseniz ne yapardınız?” sorusuna: “Kavramların içini doldururdum!” yanıtını veren filozofu hatırlattı bana Akkanat’ın tutumu. Bundan maksat, kavramların bir lastik gibi sağ sola çekiştirilip farklı mecralara akışını önlemek. Ülkemizde farz-ı ayndır çünkü kavramları kendine göre yorumlamak(!).
***
Bazı kelimeler vardır ki öyle tumturaklı cümlelere gereksinim duymadan iletir mesajını. Hele ki bir jargon kullanılmışsa işiniz çok daha kolaydır. Yazar, büyük bir güzellik yapmıştır: Sözü de okuru da yormaktan uzak durmuş ve tek kelime ile anlatıvermiştir meramını. İşte güzel bir örnek: İlhan Berk’in Haşeması… İlhan Berk ve haşema. Hepimiz biliyoruz ki ‘haşema’ kelimesi İslami dünyaya ait bir kelime. Aynı ürünün Avrupa menşeli kavramı ise ‘kapri’. Neden kapri değil de haşema? Muhafazakar camiaya hiç de yakın olmadığını bildiğimiz İlhan Berk ile haşema kelimesi nasıl olur da yan yana gelir, çok garip değil mi? “İroninin gücü adına” diyor burada yazar, tabiri caizse. İlginç ve dikkat çeken bir gönderme…
Bir kısmını Milli Gazete’de yayınlanan yazıların oluşturduğu kitap, üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, şiir tahlilleri ve inceleme yazılarına ayrılmış. Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Ziya Gökalp, Cahit Zarifoğlu gibi Türk şiirine doğrudan etki etmiş şairlerin şiirleri incelenmiş. Üçüncü bölümde ise Bahaettin Karakoç, Mücahit Koca gibi yaşayan şairler ile Cahit Yeşilyurt, Dilaver Cebeci, Nazir Akalın, Hüseyin Alacatlı gibi merhum şairlerle ilgili yazılar yer alıyor.
İkinci bölüm, ki bana göre en çok ses getirecek bölüm, eleştiriye ayrılmış. Bu bölümün en çarpıcı yanı; polemikten kaçınmak yerine, polemiğe açık kapı bırakan ve hatta polemiğe sürükleyen bir tutum sergilenmesi. İsim ve açık kimlik belirtilerek yapılıyor bu eleştiriler. İlhan Berk’in vefatının hemen ardından yapılan bazı yorumlarda Berk’in, her ne hikmetse, İslamcı olarak atfedilmesi, Akif’in ‘Yenik İdeoloji’ olarak betimlenmesi, darbeci şairlerin yüceltilmesi, kimi şairlerin ‘şair vaiz’ olarak nitelendirilmesi gibi pek çok konuya eleştiri getirilmiş bu bölümde. Sorup sorgulayan, yargılayan, farklı açıdan bakan, olumsuzluklara karşı muhalif bir duruş sergileyen yazar tavrı göze çarpıyor kitapta. Söylenenlerin ayakları yere basan tezler olma iddiasını taşıdığını da söylemeliyim. Teker teker kanıt sunmayı da ihmal etmiyor Akkanat.
Eleştiri, inceleme ve deneme gibi üç türün karışımı olarak çıkan kitap, ayrı kitaplar olarak çıksa daha mı etkili olurdu acaba, sorusu kurcalasa da aklımı, yazarın tercihidir diyor ve saygı duyuyoruz. Rahatsız olduğu mevzuları eleştiri üslubuyla, beğenilerini ise öznel bir anlatımla tek kitapta toplamayı uygun görmüş Cevat Akkanat. Yani yergi ile başlayan kitap övgü ile nihayete eriyor.
Her ne kadar şiir tahlilleri ve denemeler olsa da kitapta tenkitin ağır bastığını da son söz olarak vurgulamalı. Yazarın da bizzat dediği gibi:
“Evet, önceliğimiz şiire değil, tenkide.”
Cevat Akkanat - İlhan Berk’in Haşeması / Okur Kitaplığı-2012
http://ilhanberkinhasemasi.blogcu.com/eyyup-akyuz-yazdi-balkon-ipinde-bir-kinaye/13330198