Edebiyat çileli bir iş; bazı bedeller ister!
Cemal Şakar’ın Sular Tutuştuğunda adlı yeni öykü kitabının yayınlanmasını fırsat bilerek usta yazarla kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
15 Aralık 2010
Röportaj: Yılmaz Yılmaz
Cemal Şakar, 2010 yılına üç kitap sığdırdı. Aslında nicedir yazdığı deneme ve eleştirel metinlerin kitap olmak için bir vakt-i merhunu beklediğini biliyor idik. Nihayet eleştiri metinleri, inceleme yazıları da kitaplaştı. Bu metinler Eylül ayında Okur Kitaplığı tarafından Yazının Gizledikleri adıyla yayınlanırken; usta yazarın kısa öyküleri de Hikâyât [Ferfir Yayınları, Ekim 2010] adıyla kitaplaştı. Geçtiğimiz hafta Hece yayınları ustanın yeni bir öykü kitabını da okuyucusuyla buluşturdu: Sular Tutuştuğunda. Biz de bunu fırsat bilerek Cemal Şakar’la kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sitemiz okurları için, sizi tanıyabili r miyiz?
1962 yılında Gönen/Balıkesir'de doğdum. İlk ve orta öğrenimini aynı ilde tamamladım (1979). Gazi Üniversitesinde işletme okudum (1983). İlk öyküm 1982 yılında Aylık Dergi'de yayınlandı. Bir grup arkadaşımla birlikte Kayıtlar, Hece ve Hece Öykü'nün çıkışında yer aldım. Edebistan.com adlı internet sitesinde, Mihriban İnan Karatepe'yle birlikte öykü editörlüğünü yürütmekteyim. Öykülerim: Aylık Dergi, Mavera, Yönelişler, Kayıtlar, Yedi İklim, Hece ve Hece Öykü'de yayınlandı. Esenlik Zamanları adlı öykü kitabıyla 1999 yılında TYB tarafından yılın öykücüsü seçildim. Hâlen öykü ve denemelerimi: Hece, Hece Öykü ve Yedi İklim dergilerinde sürdürmekteyim. Ayrıca Söz ve Adalet, Eski Yeni ve Kurani Hayat'ta da denemeler yayınladım.
Kasım ayında iki kitabınız yayınlandı. Hikâyât, kısa öykülerinizden oluşuyor. Yazının Gizledikleri ise dergilerde yer alan eleştiri, inceleme ve denemelerinizi içeriyor. Önce şunu sorayım. Kendinizi nasıl tanımlarsınız; öykücü mü, eleştirmen mi?
Elbette öykücü olarak tanımlıyorum. Deneme ve eleştiriler kaleme almam öncelikle kendime sormadan edemediğim kimi soruların peşinde koşmakla ilgili; ayrıca edebiyata ve öyküye yönelik yazılarımın temeli de uğraştığım, ürün verdiğim alanın imkânları tanımaya yöneliktir. Bir anlamda kullandığım araçla, enstrümanla neler yapıp neler yapamayacağımı keşfetmek çabasıdır.
Neden öykü yazıyorsunuz?
Bunun kısa ve net bir cevabı yok; edebiyata ve öyküye yönelik yazılarıma, biraz da bu sorunuza cevap bulmaya çalışmanın ürünleri olarak bakılabilir. Ama şu kadarını söyleyebilirim; kendimi en iyi ifade edebildiğim bir tür, bir araç öykü; söyleyecek bir söz olduğunda oturup bunu en güzel biçimde söylemeye çalışıyorum.
Öyküde arayış içinde olduğunuzu söyleyebilir miyiz? Mesela ilk öykü kitabından Hikâyât’a varana değin değişen neler oldu?
Elbette arayış içindeyim; aramasam bir daha yazmazdım zaten. Neler değiştiğini benim söylemem yakışık almaz; bunu eleştirmenlere bırakalım.
Edebistan.com e-dergisinin öykü editörüsünüz. Yeni öykücüler, genç öykücüler nasıl? Öykünün yarınını nasıl görüyorsunuz?
Edebiyat yolculuğunda, birlikte yola çıkanlardan geriye bir avuç insan kaldığını gözlemliyoruz. Bu gerçekten çileli bir iş; hem maddi, hem manevi bedeller istiyor. Bu bedelleri göze almak gerekiyor. Bizde edebiyat ilgisi aslında çok da sağlıklı başlamıyor, yola çıkanlar peşinen bu bedelleri göze almıyorlar. İnternetin yaygınlaşmasının, edebiyat üzerinde olumsuz etkileri çok fazla; bir şekilde dergilerde yer alamayanlar öncelikle internet sitelerin yöneliyorlar, orada da olmazsa bir blog açıp yoluna devam etmek istiyorlar. Bu durum gençler üzerindeki her türlü denetimi ve gözetimi kaldırdığı için, aklına geldikçe yazıyor; yazdıkça aklına geliyor filan; ama bir gün mutlaka duvara tosluyorlar ve her şey tuz-buz oluyor. Bence karşılıklı iyi niyetlerle kurulmuş dostluk ilişkilerinden kaçınmamalı gençler.
Dergilerle aranız nasıl? Hangi dergileri takip ediyorsunuz?
Her geçen gün zayıflıyor; her geçen gün takip ettiğim dergi sayısı azalıyor. Hece, Hece Öykü, Yedi İklim, Dergâh, Ğ, Aşkar, Notos, Kurani Hayat ve Birikim düzenli takip ettiklerimden.
Sizde iz bırakan kitaplar hangileri?
Bu liste uzar gider; andığımız her isimle anmadıklarımıza haksızlık ederiz.
Genç yazarlara, yazmaya yeni başlayanlara neler önerirsiniz?
Ben nasihatle, öneriyle bu işlerin olabileceğini düşünmüyorum. Öneriye ihtiyacı olan, zaten aradığı, talip olduğu nasihate bir şekilde ulaşıyor. Vaaz dili, uzun yıllardır aramızda çürüttüğümüz birçok şey gibi çürüdü gitti. Esas olan hoca-talebe ilişkisidir; her talip aradığına ulaşır.
Şu sıralar nelerle ilgileniyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Yeni kitap çalışması ya da projeler var mı?
Bugünlerde Hece Yayınlarından Sular Tutuştuğunda isimli öykü kitabım yayınlandı. 2011 için somutlaşmış üç kitap hazırlığım daha var. Okur Kitaplığından, edebiyat üzerine yazdığım kuramsal yazılarım Edebiyatın Sırça Kulesi adıyla kitaplaşacak. İlk dört öykü kitabımın bir arada baskısı muhtemelen Sel ve Kum adıyla yayınlanacak. Ayrıca kavramları anlamaya yönelik çalışmalarım da 2011 sonuna doğru inşallah basılmış olacak.
http://www.on5yirmi5.com/genc/content.aspx?c=27981