Edebiyatta birbiri ile uğraşanlar bitmiyor!

Edebiyatta birbiri ile uğraşanlar bitmiyor!

Cevat Akkanat ile, Okur Kitaplığından çıkan yeni deneme/eleştiri kitabı ‘İlhan Berk’in Haşeması’ üzerine konuştuk..

22 Eylül 2012 Cumartesi

Şifa Sarıçam

 

Cevat Akkanat’ın Okur Kitaplığı’ndan çıkan deneme kitabının adı: İlhan Berk’in Haşeması. Sahi, hiç haşeması oldu mu İlhan Berk’in? Rahmetli haşema giyer miydi? Akkanat’a bunu ve başka şeyleri sorduk.

Kitabın adı ilgi çekici, hatta kimileri bu ismi kışkırtıcı bulabilir. Neden İlhan Berk’in Haşeması?

Kimseyi olağanın ötesinde etkilemeye niyetim olmadı. Kışkırtmak diye bir düşünceyi ise hiç tasvip etmem. Fakat bir araya geldiklerinde kelimeler alışılagelmişin dışında bir anlam yükü oluşturuyorsa, buna bir şey diyemem. Burada bir bilinçlilik var. Niçin var? Çünkü, bir takım ezberler, kasti tutumlar, olumsuz ve hastalıklı yaklaşımlar fiskelenmeliydi.

 

Kitapla aynı ismi taşıyan ikinci bölüm başta olmak üzere, tamamı, birilerinin huzurunu kaçıracaktır. Örnek mi vereyim? Buyurun, İlhan Berk öldükten sonra yazılanlara bakın. Merhum nasıl da İslamileştirildi. Oysa “Tanrıtanımazlığım” diye bir yazı yazıyor. Dininin güzelliklerini kendince keyif çatarak nasıl da anlatıyor. Sadece bu mu? Adı kocaman adamın biri, birilerinin keyfi olsun diye, Âkif’e mağlubiyet biçiyor. Bir başkası, şairlikten protokol amirliğine yükseliyor, azıcık devlet oldum diye. Ya beriki, şu beriki, küfürle malul bir eski tüfek şair emeklisini başına taç yapmakla yetinmiyor, millete de dayatıyor. Cansız bedensiz müstearlara suikast yapan sözde araştırmacı yazarlar, darbecileri yere göğe sığdıramayan meşhur şairler… Bunlar ve benzeri pek çok örnek, İlhan Berk’in Haşeması’nın göndergesel anlamı içinde kendilerine yer bulabilecek arıziliklerdir.

Tepki oldu mu peki, kitabı nasıl karşıladı edebiyat kanonu?

Orası gizli bir okuma faaliyeti içinde şimdilik. Birkaç fiyasko yakalamadım değil. Sabırsızları dayanamadı, kendi kendilerini ifşa ettiler. Sahi, bu kitap yayımlandıktan sonra bazı sitelerde haşemayla havuza girmeyi yasakladılar bir de. Bu yasakçılar,İlhan Berk’in Haşeması’na kafayı fena halde takmışlar. Velhasıl, sizin edebiyat kanonu dediğiniz, benim merkezî sükut suikastçileri dediğim zümre çuvalladı iyice…

Üç bölümden oluşuyor kitap… İlk bölümde şiir tahlilleri, ikinci bölümde eleştirel denemeler, son bölümde ise değerli altı şair hakkında yazılmış vefalı yazılar… Bu yönüyle üçlü bir sentez… Neden tek türdeki yazıları değil de, farklı nitelikteki metinleri bir araya getirdiniz?

Bu üçlü kurgu tabii ki bilerek oluşturuldu. İlk bölümde bir tenkitçi olarak yaptığım işin esasını teşkil eden kıstasları sergilemek istedim. Malum hikâyedir, bizde şair, hikâyeci, tiyatrocu, vs. çoktur da her nedense tenkitçi yoktur. Suikast erbabının cümlesi. Doğruluk payı şu kadarcık var: Bu işe soyunanlar torpille bir yere gelmişler, zar atıp piyasaya sürmüşler. Sırt kaşımacı bir eleştirmen zümresi türemiş. Ortalık onlardan geçilmez olmuş. Suikastçilerin bir kısmı bunlardandır. Neyse, kitabın ilk bölümünde, tenkidin, tahlilin nasıl olması gerektiği ile ilgili teorik metinler ve yanı sıra uygulamalar yer almaktadır. Yahya KemalAhmet HaşimZiya GökalpCahit Zarifoğlu gibi şairlerin birer şiiri burada tahlil edilmiştir. Bu bölümde İstanbul türküleri üzerinde de duruyorum; İstanbullu arkadaşlar kaçırmasın! Akademisyenler içinse bu bölümü özellikle tavsiye ediyorum.

Kitaba ad olan ikinci bölüme gelince, bahsettim, hakikati saptıran, marifetini kötüye kullanan, edebiyatı suistimal eden bir zümre bu bölümdeki bazı yazıların hedefine düşüyor. Onların kötü gidişatını tashih ediyoruz, tamir ediyoruz. Gittikleri yolun yol olmadığını, bir daha aynı hatalı pozisyonları sergilememeleri için uyarıyoruz. Burada “Galip Hayat Manzumesi: Akif”, “Protokol Dürbünü”, “Yanlış At Nasıl Kişner?”, “İlhan Berk’in Dünyayı Terki”, “Müsteara Suikast!”, “Alışılmamış Bağdaştırma”, “İstatistik Çuvallama” ve “Darbeci Müteşairleri Mahkûm Ediyoruz!” vb. başlıklı yazılar bu minvalde metinlerdir.

Kitabın son bölümünde Bahattin Karakoç ve Mücahit Koca’nın yanı sıra, artık aramızda olmayan dört şairle ilgili vefalı yazılar yer alıyor: Cahit YeşilyurtDilaver CebeciNazir AkalınHüseyin Alacatlı

 

İlhan Berk’in Haşeması yeni bir kitap, üstelik Ağustos gibi okuma mevsiminin dışında bir ayda yayımlandı. Okurun ilgisi nasıl kitaba?

Olumlu sanırım. İzlenimlerim bu yönde. Zaman zaman kitabı okuyanlardan ilginç sorular geliyor. Dün TRT yapımcısı bir okurum telefonla aradı. Birkaç sorusunu cevapladım, müteşekkir oldu. Sosyal paylaşım alanlarından sorular alıyorum. Okunduğunu görüyorum yani. Kitabın bir tartışma ortamı oluşturduğunu fark ediyorum. Bir de Türkler için okuma vakti açılsın bakalım, mevsim iyice girsin. Asıl o zaman göreceğiz, İlhan Berk’in Haşemasınasılmış?

İlhan Berk’in haşeması sahiden oldu mu hiç? Ne dersiniz, rahmetli haşema giyer miydi?

Haşemadan kastınız nedir? Uzun don mu? Giymeyen var mı? Kışları sert geçen bir coğrafyada yaşıyoruz, memleketin iklimi belli. Üşümemek için, pantolon altına gelecek şekilde giymiştir. Ama hayır, soruyu coğrafya değil de bir tarih sorusu olarak soruyorsanız, haşemanın tarihiyle çakışmaz İlhan Berk’in tabiatı. O daha çok kısa pantolonla Saint-Antoine’da güvercin avlamıştır. Ayıptır söylemesi, İlhan Berk’in haşeması hiç olmamıştır kanaatindeyim…

http://www.dunyabizim.com/Manset/10994/edebiyatta-birbiri-ile-ugrasanlar-bitmiyor.html