En çok kadın evliya İpekyolu’nda
Bu toprakların ermiş kadınları ilk kez bir akademik çalışmaya konu oldu. Anadolu’daki kadın evliyaların haritasını çıkaran araştırmacı Gülenay Pınarbaşı, batıl itikat gibi görünen türbe ziyaretlerinin de farklı bir boyutu olduğuna dikkat çekiyor.
Gülcan Tezcan
8 Ocak 2012 Pazar
Ülkemizde türbe ve ermişler hakkında genelde batıl inançlarla örülü bir yaklaşım hakim. Ancak bu ritüellerin arka planında sosyolojik nedenler var. Kadın erenler üzerine hazırladığı tez çalışmasını Anadolu’nun Ermiş Kadınları adıyla kitaplaştıran Gülenay Pınarbaşı bu anlamda sıradışı bir bakış açısı sergiliyor. Türbeleri bir tür sosyalleşme alanı olarak değerlendiren yazara göre “Kişi, dinen büyük-ulu-pir olarak kabul ettiği kişinin huzuruna geliyor. O zatın hayatını, çilelerini öğreniyor, kendine ders çıkarıyor, onun vesilesi ile Allah’a yöneliyor. Yanında da kendi gibi biri var. Onun gözündeki yaşı siliyor. Bir adım sonra derdini paylaşıyor. Sosyalleşiyor bir anlamda. “
Kadından ermiş olur mu diyenlere
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın girişimiyle kadınların camilere doldurulmasından endişe duyan erkek bakışının hakim olduğu bir coğrafyada “kadın erenler” gibi bir başlık altında araştırma yapmak da hiç kolay değil. Gülenay Pınarbaşı da “Kadından ermiş mi olur?” şeklindeki erkek kabulüyle karşılaşmış araştırma sırasında. Bilge Seyidoğlu’nun menkıbe tarifini esas alan Pınarbaşı bu çalışma için Anadolu’da 49 şehir gezmiş.
Tam 49 şehri gezerek yazdı
Kadın ermişlerin coğrafyamızdaki dağılımı da çok ilginç. Örneğin Anadolu’nun birçok yerinde Kırk Kızlar türbelerine rastlanıyor. Ayrıca yoğun olarak İpekyolu güzergahında rastlanmış onlara. Bunu şöyle açıklıyor Gülenay Pınarbaşı: “Bu güzergahın hem güney hem kuzeyinde bir yoğunluk var. Bu da şaşırtıcı olmadı. Kadın ermişler medreselerin, formel dini eğitimin ağırlık kazandığı bölgelerde karşımıza çıkamazdı elbette. Bu yüzden kadın ermişlerin de, farklı karşılaşmanın da gezginlerin, seyyahların, dervişlerin uğradığı İpekyolu’nda olması normal.” En çok ermiş kadın türbesi ve inancıyla Amasya’da karşılaşmış Pınarbaşı. Bunların arasında tarihi şahsiyetler de var. Ancak çoğu hayali” diyen Pınarbaşı bu hayali velilerin neden kadın olduğu sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Kadınlar eski devirlerden beri çok çileli ve ulu kadınları yanlarında hissetmek istemiş. Aslında kadın ermiş bir ‘Kült Tip’. Onu, tek başına İslâmi devrin bir sonucu olarak açıklamak mümkün olmadığı gibi İslâm öncesi kadın şaman ve kamlarla özdeşleştirmek ya da kaynağını Anadolu’daki mitolojik döneme ait inançlarla açıklamak da yeterli olmayacaktır.”
İnşaat ustalığı, avcılık yapan var
Kadın erenlerin en belirgin özelliklerini sıralarken güçlü kadın imajının öne çıktığına dikkat çekiyor Pınarbaşı: “Ermiş kadınlar oryantalistlerin iddia ettiği gibi Anadolu’da eve kapalı bir dini hayat yaşamıyor. Bazılarının mesleği var. Özellikle eşleri öldükten sonra inşaat ustalığı, avcılık, ordu komutası gibi bugün bile marjinal kabul edilebilecek işler yapıyorlar. Hepsinin ortalamanın üzerinde bir derdi var. Ama aciz değiller. Güçlerini de iman kuvvetinden, dua ve tevekkülden alıyorlar. Çok sabırlılar. Bir ortak olağanüstü yönleri de şifacılık özellikleri.” Gülenay Pınarbaşı, bu açıdan kadın ermişlerin hemcinsleri için adeta terapi merkezine dönüştüğüne dikkat çekiyor: “Kadınlar, kendilerinin yaşadıkları sorunlarla yoğrulduğuna inandıkları bir ermiş kadının türbesini ziyaret ettiklerinde, dilek ve isteklerinin somut karşılıklarını görmeseler de bizâtihî ziyâret ile huzur bulduklarını söylüyor. Duanın terapi gücünü de biliyoruz. Türbelerde dua başka bir forma giriyor.”
Bez bebeklerin sırrı
Türbelerde karşılaştığı en ilginç uygulamanın eşinin alkol düşkünlüğünden çok eziyet çekmiş olan olan Kümbet Hatun’un yatırına konmuş parmak kadar bez bebekler olduğunu söyleyen Pınarbaşı bunların sırrını öğrenememiş: “Batıl deyip ayrıştırmak yerine, bu inancı din adamlarıyla iletişimle doğru yere kanalize etmek lazım. Hocam Prof. Dr. Şeyma Güngör, türbelerin çocuk sahibi olmak isteyenlere olumlu etki yapabileceğini, yoğun dua ve iman gücünün kadının psikolojik olarak rahatlamasına yol açtığını ve hormonlarını olumlu yönde etkileyebileceğini anlatmıştı.”
Dozer mezarı açamadı
Bursa Gemlik’e bağlı Kumluca beldesinin kuzey kesimlerinde eski NATO radarının yolunda denize karşı ormanın kenarında Şerife Nine isimli bir kadın ermişin kabrini ararken bulduğu mezarı ise şöyle anlatıyor Pınarbaşı: “Çevre köylerde yatır olarak kabul ediliyor. Kimsesiz, garip bir mezar. 1952 yılında NATO için oraya yol yapılırken dozerler şimdiki mezarın olduğu mevkii bir türlü açamamış. Birkaç günlük uğraşın ardından bir türlü kazılmayan yolu işçiler elleriyle kazmaya başlamış ve bozulmamış bir hamile kadın bedenine ulaşmışlar. Bir de Taş Bebek var. Çocuğu olmayan bir kadının kundağa sardığı ve bütün gece koynunda tuttuğu bir taşın canlanmasını anlatan Taş Bebek Anadolu efsaneleri içinde en tanınır olanlardan biri. Annesinin eren kabul edildiği ise şimdiye dek bilinmezdi. Taş Bebek ve annesi birer masal kahramanı gibi, yaşadığı zaman ve mekan hiç yokmuş gibi kabul edilmektedir. Ancak biz onun mezarını bulduk. Üzerinde 20 kg ağırlığında, kundağa sarılmış bebek görüntüsünde bir taş var. Çok şaşırtıcıydı doğrusu.”
http://www.stargazete.com/pazar/en-cok-kadin-evliya-ipekyolu-nda-haber-413364.htm