Genç şairin ardından

Genç şairin ardından

Ünsal Ünlü

    Bir şair genç alarak ayrıldı aramızdan. Mehmet Elçin. O hayattayken tanışmadık. Ama günün birinde sevgili kardeşlerim Murat Öngüdü ve Adem Aygün bana Mehmet’in şiirlerini getirdiğinde tanıdım Mehmet’i. Yani şiirlerinden. Bir şair bir şairi en iyi şiirlerinden tanısa gerek.   Mehmet kitabın kavline inanarak, sözün ve şiirin hakikatine inanarak kelimelerini, dizelerini ve sözlerini belki iki kapak arasında görmeyi umarak beyaz kâğıda dökmüştü. Ne kadar ısrarlıydı şiirde bilinmez ama onun yeteneğinin yanında şiire emek verdiğini anlamak zor olmadı. Onunki, bu dünyada tamamlanmış bir şiirdi artık ve bakalım bundan sonra nasıl şiirler yazacak deme ihtimali de bulunmuyordu. Fasılalarla okudum Mehmet’in şiirlerini. Okurken de, en çok bu dünyadan genç olarak ayrılmış şairleri düşündüm. Bilinenleri, bilinmeyenleri vardı aralarında; gün görmemiş şiirleriyle sır olup hiç bilinmeyenler de elbette. İşte Mehmet, dostlarının yanı sıra bu kitabı elinizde tuttuğunuzda şiirleriyle aramızda olacak ve yaşayan şairlere ve dostlarına şiirleriyle bir selam vermiş olacak.

 

    Mehmet’le ortak bir yönümüzün olduğunu da öğrendim: mühendis ve şair olmak. Hayatta hangisi önceliklidir; çoğu zaman birbirine karışır aslında. Bu durumun, ikircikli bir kişilik yarattığı düşünülmemeli; aksine, birbirini besleyen iki unsur olarak hayatı farklı zeminlerde algılama imkânı sunan iki ayrı damar olarak da görülebilir, diye düşünüyorum. Siyasetle şiirin, felsefeyle şiirin akrabalığı ne ise mühendislikle şiirin akrabalığı da bunlara yakındır.

    Yaşayan usta-çırak, yaşlı-genç birçok şair var elbette aramızda. Birçoğu şiirinin bu dünyada öyle ya da böyle, az çok bir karşılık görmesini umuyor. Yayınevlerinin kapılarını aşındıranlar kadar, kitabını bir şekilde yayınlayıp da, bu kadar çok şairin olduğu bir ülkede ilgi görmemesine şaşıran şairler. Kitabını bir şekilde yayınlatıp, sonrasında da suçlu arayan şairler… Kimin suçlu olduğu önemli değil elbette; önemli olan, şiirin hayatımızda nasıl bir yere sahip olduğudur.

    İsmet Özel Münacaat şiirinde “ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende” der. Belki de şairlerin en çok kullandığı temâdır, ölüm temâsı. Bunu insani fıtratın içerden dışarıya yönelmesi olarak düşünebiliriz. En derin yaramızdır hiç şüphesiz ölüm duygusu. Ansızın gelip bizi buluverir bir düşünme anında ve içimize doğru akar. Sağaltılmazdır; tıpkı ölümün kendisi gibi. Allah Mehmet’e bir gençlik ölümü nasip etti belki de; bunu ancak Allah bilir.

    Merhum Mehmet’e Allah’tan rahmet diliyorum.

 

Mehmet Elçin’in Ben Yok İken kitabında yayınlanan yazı