Gerçek okurun realitesi kim?

Gerçek okurun realitesi kim?

Okur Kitaplığı Genel Yayın Koordinatörü Ünsal Ünlü ile Okur Kitaplığı’nı ve yayıncılığı enine boyuna konuştuk…

 

 

06 Kasım 2010

 

Söyleşi: Mustafa Celep

 

Türkiye’de genelde kitap yayıncılığının meşakkatli bir iş olduğu bir malumu ilam. Bu işlerde büyük paraların döndüğünü ise fikr-i sabit olarak iyice kanıksadık. Ben özellikle –sizin de bir fikriniz olduğu ön kabulüyle –devasa bir örgütlenme ve sırtını bankalara yaslamış bir ağ örüntüsüyle kitap piyasasının genel görünümüne bakışınızı ve varsa bu yapılanma karşısındaki konumunuzu/tutum alışınızı merak ediyorum. Zira bu yapının işleyiş ve yayılımı itibariyle baskın-baskıcı bir güç ve enerjisinin olduğunu biliyoruz.

Yayıncılık organize bir iş ve zorluğu da daha çok karmaşık bir işleyişe sahip olmasından kaynaklanıyor. Tabi, söylediğiniz gibi finansal süreklilik çok önemli. Bu iş için de bankalara ya da büyük holdinglere sırt dayamaya gerek olmadığını düşünüyorum. Size şaşırtıcı gelecek belki ama, yayıncılık alanındaki nitelikli bir sektörel gelişmenin sadece bu işler üzerinde durarak da sağlanabileceğini düşünüyorum. Ancak buna engel olan yine yayın dünyasıdır. İşe doğru yerden başlamadan doğru hedefe ulaşmak zor. Şimdiye kadar yapılanların çoğunluğu böyle; hasbelkader başarı sağlayanlar da var elbette. Ancak iş zar atmaya kalınca işler gerçekten de zorlaşır.

Realite farklı görünüyor ama?

Şimdiye kadar öyle oldu; bundan sonra böyle olmayacaktır kanaatindeyim. Ticari olanın, yani genelgeçer olan popülerliğin dayattığı talebin bir süre sonra nitelikli yayın ihtiyacı ile dengeleneceğini düşünüyorum. Dağıtımcılar şimdilik büyük oranda teslim olmuş görünüyorlar. Bazıları mağazalar zinciri aracılığı ile tekel oluşturmuş durumda. Ama birileri nitelikli eserler yayınlamak ve dağıtmak zorunda. Bunu da destekleyecek nihayetinde ‘okur’dur. Gerçek okurun realitesi kendisidir.

Gerçek Hayat’a verdiğiniz bir röportajda ‘İyi iş yapanın yanında olup, destek verirseniz o işin iyiliği sürer’ diyorsunuz. Dedikodusu bol bir şiir-edebiyat ortamında grup kompleksinden dolayı köstekleyici tavır alışlar her zaman olacaktır.  Yayıncılıkta ‘iyi iş’  yapanı alkışlayan/onare eden bir iyilik anlayışından mesafelerce uzağız maalesef. Ben şahsen Okur Kitaplığı’nı kültür yayıncılığında-içtenlikli bir yaklaşımla- bir ‘iyilik hareketi’ olarak görme taraflısıyım. Soyut körlükler zinde bir gözüpekliğe evrildiğinde Okur Kitaplığı da yiğidin hakkını yiğide veren saygın edipler tarafından mutlaka desteklenecek ve bu insani girişime hakkaniyetli yaklaşılacaktır. Olumlu-olumsuz tüm yönleriyle tepkiler, görmezden gelmeler, çelme takmalar, kıskançlıklar hususunda ne söylersiniz?

Çok da uzak sayılmayız aslında. En azından yaptığımız işi takdirle karşılayan birçok değerli insana haksızlık etmiş oluruz yoksa. Gerçekten çok değerli takdir ve destekle karşılaşıyoruz. Bu bize güç veriyor, umudumuzun her geçen gün artmasına vesile oluyor aynı zamanda.

Bir de, görünürde mütevazı ama kibir ve haset duyguları içinde görmezden gelen ya da engellemeye çalışanlar da olabiliyor. Sonuçta, iyi ve güzel olan işler kesinlikle karşılıksız kalmıyor. Okur Kitaplığı’nın varlığı birçok açıdan çok önemli. Bize destek veren tüm kalem sahiplerine ve okurlara mahcup olmayacağız inşallah. 

Okur Kitaplığı’nın şiir, inceleme  ve eleştirel deneme kitabı  yayınında temel ölçütleri ne olabilir? Gönderilen bir şiir dosyasını hangi özelliklerine bakarak yayınlıyorsunuz? Bir dosyanın yayınlanmasını sağlayan gerekçeler nelerdir?

Biz sürekli şunu vurguladık ve vurgulamaya da devam ediyoruz: “Seçkin okurlara seçkin eserler”  Kriterimiz bu. Açıkçası, son birkaç aydır öylesine bir dosya bombardımanına tutulduk ki, artık bize dosya göndermeyin noktasına geldik. Yayınevini tanıyan tanımayan, kitaplarımızdan haber - bihaber o kadar çok insan dosya gönderiyor ki, bunları ön değerlendirmeye tabi tutmak dahi zorlaştı.

Biz ilk zamanlarda olduğu gibi şimdilerde de gelen dosyalardan ziyade edebiyat ortamından takip ettiğimiz kadarıyla yazara kendimiz ulaşmaya çalışıyoruz. Gelen dosyalardan değerlendirmeye aldıklarımız da oldu elbette. Daha çok bizim belirlediğimiz şair ve yazarların eserlerini yayınlıyoruz. Biraz karmaşık bir süreç ve yöntem uyguluyoruz. İleride şartlarımız elverirse daha esnek bir yöntem uygulayabiliriz. Ancak hangi alanda eser yayınlarsak, yayınlayalım nitelikten ödün vermeyeceğiz. Hatalarımız ve eksiklerimiz tolere edilebilir olsun, yeter.

Düşünce eserlerinin yayın kriterleri hakkında bilgi verir misiniz? Bu kriterlerin belirlenişinde dünya görüşü, özgünlük, derinlik vs. etmenlerden hangilerini esas alıyorsunuz?

Az önce de söylediğim üzere, hangi alanda eser yayınlarsak, yayınlayalım “nitelik” ön şartımızdır. Bunun dışında söylediğiniz gibi özgün olması, üslûp ve bilgide derinliğin olması çok önemli. Yayınlamış olduğumuz kitaplar okura iyi bir fikir verecektir, kanaatindeyim.

İlk kitabı yayınladığınızdan bu güne yayınladığınız eserlere okurun tepkisi ne oldu? Sizin de ifade ettiğiniz gibi bir heyecan oluşturduğu kesin. Ancak görebildiğim kadarıyla ısrarla duyarsız kalan belli bir kesim de var. Yeter derecede okurun ilgi gösterdiğini düşünüyor musunuz?

Usta yazarların iyi bir okur kitlesi var zaten, ilgi gösteriyorlar. Genç yazarlarımızın da kitaplarına sahip çıkarak okurun ilgisini kitaplarına yoğunlaştırmaları gerekiyor. Bunun için de yazarlarımız gerekenleri yapıyor sanırım. Biz yayınevi olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Yazar ne kadar iyi bir kitap ortaya koymuş olursa olsun, okura bunu duyuramadıktan sonra bir karşılık bulmuyor. Bunun için kitabın anlatılması ya da anlaşılması için eleştirenler kadar da yazarına sorumluluk düşebiliyor. Aslında olmaması gereken bir durum, ancak Türkiye’de birçok işte olduğu gibi bu işlerde de durum bu maalesef.

Okur Kitaplığı’nın artıları yanında sorunlarından da bahsedelim isterseniz. Yayınevinin ciddi anlamda ses getirdiğini/makes bulduğunu söyleyebilir miyiz? Sanırım tanıtım hususunda yukarıda da ifade ettiğimiz gibi hastalıklı bir körlük var. Dağıtım ve reklam konularında ama özellikle gazete ve dergilerin Okur Kitaplığı’nın eserlerini metin-konusu yapma ve tanıtma noktasında gördüklerinizi paylaşır mısınız?

Kesinlikle, Okur Kitaplığı  iyi bir karşılık buldu. Görmezden gelenleri bastıracak kadar görenler oldu Okur Kitaplığı’nı. Sağ olsunlar, samimiyetimizi görüp doğrudan destekleyenler olduğu gibi; ‘Dur bakalım, ne yapacaklar!’ üsttenci yaklaşımda olanlar da oldu. Yüzlerce derginin editörlerine de kitaplarımızı gönderdik; çoğu görmezden gelmeyi tercih etti. Nihayetinde, yaptığımız işin devam ettiğini görenler ve bizi tanımaya başlayanlar samimiyetimizi ve kararlılığımızı her geçen gün takdir ediyorlar. Reklam konusunda mümkün olduğunca görünüyoruz.

Tanıtım konusunda da bir artış var. Dağıtım konusundaki problemimiz biraz da olsa var. D&R mağazaları kitaplarımızı satıyor. İstanbul’daki bazı önemli kitapçılarda da satılıyor kitaplarımız. Tüm internet kitap satış sitelerinde de satılıyor. Anadolu’daki kitapçıların birçoğunda bu konuda problemler var. Bu konuda kitapçıları teşvik edecek yine okurdur. Dosyalarıyla posta kutumuzu aşındıran okur-yazarlara da bir sorumluluk düşüyor elbette. Çünkü, bize dosya gönderenlerin birçoğunun kitaplarımızdan bihaber olduğuna endişeyle şahit oldum. 

Türkiye’deki şiir, hikâye, roman ve deneme yayıncılığı hakkındaki kanaatiniz nedir?

Belli başlı yayınevi ciddi eserler veriyor. Hepsini takdirle karşılıyorum. Ancak, yine de önemli oranda dışarıda kalanlar var. Nitelikli eseri olup, yayınlatamayanlar olduğu gibi niteliksiz bazı ürünlerini de kolaylıkla yayınlatanlar var. İşler bu anlamda çok zor. Yine de, talep okurdan gelmeli. Talep gelirse yayıncı da yayınlayacaktır.

Yayınevinizin ileriki yıllara yönelik belirlenmiş bir hedefi var mı?  Şurası gerçek ki para kazanma amacı gütmeyen bir yayınevi Okur Kitaplığı. Piyasadaki yayıncılar karşısında ‘delilik bu’ diyesi geliyor insanın.

Yok, öyle bir delilik peşinde değiliz. Bir heyecan değil Okur Kitaplığı. Hayır kuruluşu da değil elbette. Her kuruluşun sürdürülebilir olması için mali yapısının da sağlam olması gerekli. Bir ideal ve gereklilik anlayışıyla doğdu Okur Kitaplığı ve yaşaması için de attığımız adımlara, verdiğimiz kararlara dikkat ediyoruz. Mümkün olduğunca tutarlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bu alanda yapılması gereken neyse onları yapıyoruz. Elimizden geldiğince ilerleyen zamanda yayıncılık alanına önemli katkılar da yapmak istiyoruz. Yayınevlerinin sayısına bir ekleme yapmak gibi bir derdimiz yok. Var olanı tekrarlamak da anlamlı değil. Zamanla durduğumuz yer iyice belirginleşecek.

Site okurlarının haberdar olması açısından sorarsak ‘Yayınevi mutfağında ne var?’ ‘Şaha kalkmış bir koşuda koşmanın hakkını vermeye çalışan’ bir yayınevi olarak yeni yayınlar konusunda okuru bilgilendirirseniz seviniriz.

2010 itibariyle onsekiz kitap yayınladık. 2011 yayın takvimi henüz netleşmedi. İlerleyen günlerde yayın takvimini web sitemizde yayınlayacağız inşallah. Ancak şu kadarını söylemekle yetineyim: Ümit Aktaş, Metin Önal Mengüğoğlu ve Cemal Şakar gibi usta yazarların kitaplarının yanı sıra şiir, öykü, roman, inceleme türlerinde ve tarih, siyaset, medya-iletişim gibi alanlarda yayınlarımız olacak.

Okur Kitaplığı olarak bu yıl İstanbul TÜYAP Kitap Fuarına katılıyorsunuz. Yeni bir yayınevi açısından önemli bir girişim olarak değerlendirilmesi gerekir. Fuarda ne bekliyor okuru?

Okur Kitaplığı standında Eylül ayı itibariyle yayınlamış olduğumuz 16 kitaba ek olarak bu ayın başında yayınladığımız Mehmet Şahinkoç’un şiir kitabı ‘Gökyüzünde Bir Mızrak Güneş’ ve öykücü Nermin Tenekeci’nin ‘Yoksa’ isimli kitabı ilk kez okurla buluşuyor. Nermin Tenekeci’nin bu kitabının birkaç yıldır yayınlanmasını bekleyen birçok okur olduğunu da belirtmek gerekiyor. Bu kitabın yayına hazırlık aşamasında ilgi odağı haline geldiğine şahit olduğumu ifade etmek isterim. Ayrıca; uzun yılların emek ürünü olan Reşit Güngör Kalkan’ın kaleminden ‘Ben İsmet Özel Şair… -Bir Portre Denemesi’ kitabı da okurla buluşacak. Bu eserin yazarı da inşallah standımızda okurlara kitabını imzalayacak. Bu hafta sonu inşallah, usta yazar Ümit Aktaş ve Cemal Şakar’ın yanı sıra diğer yazarlarımız da okurlara kitaplarını imzalayacaklar.

Fuar imza programımız şöyle:

6 Kasım 2010 Cumartesi - Saat: 12:00 - 13:30 arası Reşit Güngör Kalkan,

6 Kasım 2010 Cumartesi - Saat: 13:30 - 15:30 arası Cemal Şakar,

6 Kasım 2010 Cumartesi - Saat: 15:30 - 17:30 arası Mehmet Şahinkoç, Hakkı Özdemir, Kamil Yıldız,

7 Kasım 2010 Pazar - Saat: 13:30 - 15:30 arası Nermin Tenekeci

7 Kasım 2010 Pazar - Saat: 15:30 - 17:30 arası Ümit Aktaş 

Teşekkür ederiz.

İlginiz için ben de teşekkür ederim.

 

 http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=4869