‘Giz’li midir ‘yazının gizledikleri’?

‘Giz’li midir ‘yazının gizledikleri’?

30 Ekim 2010

 

Daha çok öyküleriyle tanıdığımız Cemal Şakar’ın bu kitabı, eleştiri, inceleme ve denemelerden oluşuyor. Yazının Gizledikleri’nde birçok yazarın yaşamına değiniliyor. Onların yapıtlarına dair notlar düşülüyor

MERVE KOÇAK KURT

Bazı yazarlar sadece ‘yazar’. Yani yazmaya kafa yorsalar dahi yazma edimi üzerine yazı yazmazlar. Cemal Şakar, onlardan biri değil. Daha önce Yazı Bilinci’ni yazan Şakar, şimdi de Yazının Gizledikleri’ne kafa yormuş. Düşürdüğü ilgi çekici kayıtlar ve bıraktığı işaret fişekleriyle okurun zihnini aydınlatmış. Satırları üzerinde durup düşünmek, onları anlamak, kavramak ve de içselleştirmek için bizim de biraz çabalamamız gerekiyor. Yani  Yazının Gizledikleri, okumak için emek istiyor. “Görsel sanatlara ait bir ‘dil’in edebiyata taşınmasıyla birlikte; anlatamama, parçaları akışkan bir biçimde ardışık olarak dizememe sorunu ortaya çıkmıştır” diye başlayan o uzun paragraf gibi örneğin!

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Özellikle de üniversitede edebiyat okuyan öğrenciler için biçilmiş kaftan bu kitap! Belki dili biraz ‘ağır’ gelebilir ama yine de çok katkısı olacaktır okuyana. Yazının Gizledikleri adeta bir isimler geçidi edebiyatımızın. Mehmet Akif’ten tutun, Nurettin Topçu’ya; Yahya Kemal’den, Nuri Pakdil’e; Ahmet Mithat Efendi’den, Halide Edip Adıvar’a... uzanan renkli bir geçit bu.

Hayat da bir kurgudan ibaret

Yazının Gizledikleri’nde, birçok yazarla ilgili birçok anekdot var. Bunlardan, pek de popüler olmamış bir isim -Sevim Burak- için yazılanların altını kalınca çiziyorum. “Sevim Burak kendini neden anlatamıyor?” sorusuna Cemal Şakar, bakın nasıl cevap vermiş: “Türk öykücülüğünün en zor, en kapalı öykücülerinden biridir Sevim Burak. Bir yazardan çok, büyücüye benzetilen Sevim Burak’ın öykülerine girebilmek için hazırlıklı olmak dahası bu Gizli İlimler Hazinesine dair asgari ipuçlarına sahip olmak gerekir.” Ya eleştirmen Adnan Berk’le ilgili yazıdaki şu satırlara ne demeli: “Zaten postmodernlere göre hayat da bir kurgudan ibaret değil midir? Üstelik kurgunun gerçeğe, gerçeğin kurguya inkılâp edip durduğu bir gerçeklik çevrimi içinde değil miyiz?”

Kitapta, yaz(g)ılar irdeleniyor, anılar devşiriliyor ve sözcükler deşiliyor. Daha neler mi oluyor başka: Kimi zaman Yakup Kadri’nin anlattığı ‘Cumhuriyet Ankarası’na dalıp gidiyor, kimi zaman da Peyami Safa’nın hayali ülkesi ‘Simeranya’daki kapıdan giriyoruz. Kimi zaman Nazım Hikmet’in hapishane günlerinde Piraye’ye yazdığı mektuplarla dalgalanıyor, kimi zaman da Ömer Lekesiz’in ‘Ateşten Kelimeler’iyle dağlanıyoruz.

Ateşten kelimeler’le saklanır aşk

Yalnızca bilgiyle değil duyguyla da yoğrulmuş Yazının Gizledikleri. Belki de bundan, bazı yazılar yüreğinize daha bir dokunup geçiyor: “K-L-M iki köktür: Birincisi anlaşılır söz; diğeri yaradır. İsfahani, iki duyudan biriyle idrak edilen tesîr, diyor. Demek ki kelimeleri idrak ettiğimizde bizde bir tesir uyandırıyor ve bizi yaralıyor: ‘Kelime ki, dilin nazarı, muhatabında zelzeleye neden oluştan’ (s.58). Bizi yaralıyor, çünkü kelimenin anlamı genişlemiş ve anlaşılır tek lafza da kelime denilmiştir; kıssa da kelimedir, kaside de. Yani anlamlı bir bütündür ve bu itibarla bizde tesir uyandıran anlamdır. Dahası ‘klm’ şiddet manasını içerir ve sert toprak da kelâmdır.”

Yazının Gizledikleri’yle, Gül Yetiştiren Adam ile Sitare’nin hikâyesine de değiyor kalbiniz. Sinematografik bir dille konuşturuyor kalemini bu kez Şakar: “iki kareye ayrılmış tek bir perdede birlikte akan hikâye, dünya yaşantısına mahsus çoğul durumları eşleştirme örneği olarak da görülebilir.” Esrârnamenin Sırları’na dalmak mı istiyorsunuz? Alın işte Şakar’ın cümleleri: “Bu yazımızda kahramanlarıyla, olay/ olay örgüsüyle, zaman/ mekân anlayışıyla, kısacası yapıyı meydana getiren tüm unsurlarıyla, masal ‘dil’ine yaslı bu eserdeki kimi sembolleri, mecazları, gönderme ve imâları yakalamaya çalışacağız.” Onun izlerini takip edip  ‘Çomak, Değnek, Şırşır Dere, Kandilli Diyar, Vakit Saat, Gizli El...’ kelimelerinin sihrini çözmeye çalışabilirsiniz siz de. Yine öyle sihirli bir cümleyle bitirebilirsiniz yaz(g)ınızı.  (Ne duruyorsunuz!) “Peşinde olduğumuz şey hayat olmalı!”

http://www.stargazete.com/kitap/-giz-li-midir-yazinin-gizledikleri--haber-305470.htm