Gönül yarasını yıllarca bekletmek

Gönül yarasını yıllarca bekletmek

29 Aralık 2011

Yıldız RAMAZANOĞLU

[email protected]

FADİME Özkan’ın yeni çıkan Dil Yarası adlı kitabını elime alıp, Kürt meselesini nasıl da konuşarak aşındırdığımızı aynel yakin görünce son on yıla kadar bunun elimizden nasıl alındığını da fark ediyor insan.

Acıları konuşulamaz kılmak en büyük şiddetti ve her türlü şiddeti besleyen buydu aslında. Son yıllarda bu konuda yazılan sayısız kitap var ve çözümün ana fikri iki noktada toplanıyor: İnkardan vazgeçilip Kürt halkına yaşatılan acıların ikrarı ve yapılan haksızlıkların tazmini.

Kitapta mülakat verenlerden biri olan Ümit Fırat… Kürt hareketinin entelektüellerinden ve demokratik ve sivil yollarla çözüm için elinden geleni yapmış biri. Yarım asırdır bu işin içinde fikir üretip yazıyor konuşuyor. 1984′te PKK Şemdinli’de ilk kez karakol bastığında dünyanın her yerindeki Kürtlerin nasıl büyük bir heyecan duyduğunu anlatmış. Baskılar ve Diyarbakır cezaevi tecrübesinden sonra ‘nihayet onlara da kurşun sıkıldı’ hissiyatı. Heyecana sebep artık sessiz kalınmaması. 2004′ten sonra eylemlerin yeniden başlamasıyla hiç kimsenin eski heyecanı duymadığını söylüyor açıklıkla. Çünkü kendilerine insanca davranan bir hükümetle karşılaştılar, 12 Eylül rejimi yoktu sonuçta diyor.

AK Parti hükümetleri bu iyilik ruhuna, yükselen umuda ne kadar cevap verebildi. Başlangıçta büyük adımlar atarak, neredeyse devrim yaparak. Fakat söylenenlerin arkasında dimdik durulmadı ve sürekli geri adım atılarak yeşeren umutlar solduruldu.

Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç 2012 bütçesinin kabulü nedeniyle Büyük Millet Meclisinde yaptığı teşekkür konuşmasında Kürtlerin her türlü haklarının verileceğini belirtti. Bu yeni bir heyecan yarattı doğrusu. Bu sözler bir sohbet toplantısında kişisel görüş olarak ileri sürülmedi, hükümet adına yapılan bir konuşmada verildi. Bu durumda devletin açık bir vaadi ve taahhüdüdür.Öte yandan Kürtlerin hakları için mücadele eden kesimlerden şiddete karışmamış insanların bile tutuklandığı ve sayısız insanın mağdur edildiği bir zamanda yapılmıştır bu konuşma.

Tarık Ziya Ekinci seksenli yaşlarında ve neredeyse 60 yıldır bu meselenin bilfiil içinde. 1965′te TİP Diyarbakır milletvekili olarak meclise girmiş. 1967′de yapılan ve Kürt etnik varlığının Cumhuriyet sonrasında Doğu Mitinglerini örgütleyen sosyalist Kürt aydını. Bu konuda on kitabı bulunuyor. Günümüzde gelinen noktayı göz önüne alarak 12 kasım 2007′de Fadime Özkan’a verdiği mülakatta “elimdeki verilere dayanarak söylüyorum PKK’nın fonksiyonunun bittiğini, silah bırakmaları gerekiyor, fakat bu durumu kabul etmiyorlar” diyorsa kulak vermek zorunda herkes.

İnsanlar tam da bu noktaya gelmişken, her şey konuşulabilir olmuşken, hükümet hızlanıp bu meseleyi çözmek ve ülkeyi düzlüğe çıkarmak zorunda. Yeni bir anayasa yapılsın da hepimiz eşit yurttaşlar olalım diye oy verdi insanlar bir kez daha.

Sonuçta PKK da sadra şifa değildi. Sadece askeri değil, uğruna mücadele ettiğini ileri sürdüğü Kürt halkını da tehdit eden susturan konuşturmayan bir yapı ve bu yapılanma kendi içinde son derece baskıcı ve totaliter. Şivan Perwer’in Orhan Miroğlu’nun nasıl tehdit edildiğini, nice infazları herkes biliyor. Önemli bir yazar ve Kürtçe mütercim olan Muhsin Kızılkaya da korumalarla dolaşıyor gerçekleri söylediği için. PKK’nın sadece savaşa göre örgütlendiğini, barış duygusuna hazırlıksız yakalandığını, Ak Partinin ezber bozan politikalarının sonuç vereceğine inandığını söylüyordu. Devletin asimilasyon ve inkardan vazgeçmesini önemli bir adım olarak görüyordu.

Barış için iradeler birleşmişken Ak Parti kararlı ve tutarlı bir şekilde artık savaşı asla gündemine almadan barışın dilini ve icraatını sürdürmeliydi. Habur’dan gelenlerin yarattığı coşkuyu hayra yorma zamanıydı. Ne oldu ki sanki, evlatlar ovaya iniyor, normalleşme başlıyor; her şey daha güzel olacak, kan duracak diye sevinmese miydi insanlar. Ak Partinin hızı beklenenin çok altında. Yeni paket değil yeni anayasa bekliyorduk doğrusu. Gülay Göktürk’ün yazdığı gibi artık bu meselenin hallini görmeye ömrümüz vefa etmeyecek galiba diye düşünüyor insanlar.

Çözüme dair birçok ipucunun bulunduğu kitap için FadimeÖzkan’a teşekkürler. Dil’in aynı zamanda gönül manasına geldiğinden hareketle açılan gönül yaralarının sarılmasından söz etmiş ki bu haksızlıkların tazminiyle olacak bir şey. Bu haksızlıklara askere alınıp kardeşiyle savaşa sürülen gençlerin başına gelenler de dahildir.

http://www.milatgazetesi.com/2011/12/29/gonul-yarasini-yillarca-bekletmek/