Hakikate yöneliş edebiyatla ivme kazanacak

Hakikate yöneliş edebiyatla ivme kazanacak

Cevat Akkanat ile yeni kitabı “Edebiyat Hayat Memat” üzerine konuştuk

 

Murat Soyak

22 HAZİRAN 2010

Okuyucunun yüksek ilgisini çeken bu eser, edebiyat dünyamıza  yeni tartışmalar getireceğe benziyor. Akkanat, "Kitabım, edebiyat ile hayat arasında mühim bir bağ olduğunu işaret ediyor en başta. Bu bakımdan, mevcut egemen "yazın" pratiğine yapılmış bir hücum niteliği taşıyor. Hayat sahnesinden çekilmiş, masa başında imal edilmiş, tek tip bir görünüm arz eden bu egemen "yazın" anlayışı pek tabii olarak "edeb"e de mugayirdir" değerlendirmesinde bulunuyor.

"Edebiyat Hayat Memat" isimli eseriniz yayımlandı. Öncelikle hayırlı olsun, bereketli olsun. Günümüzde hayat ile edebiyat arasındaki bağların zayıf olduğu bir gerçek. Hayat ile edebiyat arasındaki ilginin yeniden sağlanması, kurulması hususundaki düşünceleriniz nelerdir?

Kitabım, edebiyat ile hayat arasında mühim bir bağ olduğunu işaret ediyor en başta. Bu bakımdan, mevcut egemen "yazın" pratiğine yapılmış bir hücum niteliği taşıyor. Hayat sahnesinden çekilmiş, masa başında imal edilmiş, tek tip bir görünüm arz eden bu egemen "yazın" anlayışı pek tabii olarak "edeb"e de mugayirdir. İktidar kılınmış bu yapıya dâhil değiliz çok şükür. İnsan, eşya ve eşhas karşıtı bu tutumun aksine, hakikatin dilini kullanmayı tercih etmişiz. Bu çerçevede, hayat ile edebiyat arasındaki bağın kitabımızdaki yansımasına temas edebilirim: Edebiyat Hayat Memat, bu bağı iki kategori içinde ele alıyor. İlki, edebiyatın "hayatî" bir önem taşıdığına dairdir. Kişi yahut toplum için, bu böyledir. Kişi nasıl amel ediyorsa yansıması edebiyatta yer alır. Toplumsal imalat da aynı şekilde, edebiyata sirayet eder.  İmal ediş biçimlerimizden birisi de edebiyattır. Amellerimiz bilinçli tercihlerimizdir. Kimileri tercihini kötüden yana kullanabilir. Türkiye'de egemen "yazın" anlayışına mensup olanlar genellikle menfilik yolundadır. "Yazın"sal bir yolsuzluk! Bunlara, yani "Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenlere şiddetli bir azap vardır." Edebiyat Hayat Memat'ın yazarı, bu bilinç içerisinde, kendi hayatını da ortaya sererek, bir edebiyatçının hayatı algılama ve yaşama biçimini teklif ediyor. Böylesi bir mükellefiyetin bilincinde olanlar, hayat ile edebiyat arasındaki doğru çizgiye mensup olanlardır ve onların kalemiyle hakikate yöneliş ivme kazanacaktır.

Düşünce ve edebiyat alanında etkin bir çabanın varlığı gelecek adına önemlidir. Ümitvâr olmak için "umut var" diyenlerin içtenliği gerek. Bu bağlamda yazarların, şairlerin daha yaşanılır bir ortamın oluşmasına, daha sahih bir iletişimin gerçekleşmesine katkıları neler olabilir?

Hayatı parçalara ayıran ve her birini diğerinden ayrı değerlendiren bir zihniyete bağlanmam mümkün değil. Bu itibarla, öncelikle şunu belirteyim: Hayat memat (ölüm kalım) meselesi bizim için sadece fikir ve edebiyat dünyamızla sınırlı olamaz. Mevcut ortamda, belli bir birikim oluşturacak bir geçmişe de yaslanmış olarak,  hemen her hayat alanında bir kirlilikle karşı karşıyayız. Şu halde, bir bütüne bağlı fakat bol parçalı negatif bir kütle var önümüzde, "öte"mizde. Buna rağmen ne yapılır? Daha en başta, münferit birisi olarak, bir insan teki olarak bu soruyu düşünmek, bir çözüm yolu aramak durumundayız, bırakalım şairliği yazarlığı. Ha, evet, işimiz buysa, yani yazar yahut şair isek, şunu söylemeliyim: Yazarlık bir inşa vazifesi, şairlik ise bir şuur sahipliğidir, bunu kabul ediyor muyuz? Ediyorsak, yani yazar ve şair olarak varlık sebebimizin temeline bu bilinci yerleştirmişsek, bir hayli yol almışız demektir. Böylece, bu sağlıklı sanatçı şahsiyetimiz mucibince, türlü halleri bulunan "sürü"den, sürülerden uzak durmaya, "takva"nın dilini geliştirmeye, sahih müfredatın ferdi ve neferi olmaya başlamışız demektir. Böylece iletişim içinde olmamız gerekenlerle aramızdaki Reyyan kapısı açılmaya başlayacaktır...

"Tenkidin nüktesi, ibadete nakit olmasıdır."

"Edebiyat Hayat Memat" isimli eserinizde yer alan yazılarda eleştirel bir yaklaşımın belirgin olduğu görülüyor. Hayatı, edebiyatı, sanatı; olayları, eserleri, kişileri somut veriler ile ele alıp sorgulayan bir tavır. Eleştiri (tenkid) türü hakkındaki yaklaşımlarınız, düşünceleriniz nelerdir?

Edebiyat Hayat Memat'taki yazıların ağırlığı "deneme" formunda değerlendirilmelidir. Tespit ettiğiniz gibi, bunlar tenkidî bir niteliği de bağrında barındıran yazılardır. Deneme ile tenkidin bir arada bulunması alışılmış bir şey değildir. Genellikle deneme yazarlığı bizde yanlış bir algıyla, suya sabuna dokunmayan konularda hoş sohbet metinler yazmak şeklinde kabul görmüştür. Biz ise tenkidin nükteyle bir göbek bağı olduğunu bilerek, hemen her edebiyat ve sanat eserinde yeri olduğunu ileri sürüyoruz. Tenkidin nüktesi, ibadete nakit olmasıdır. Bunu, tenkitsiz, hatta tenkit düşmanı pek çok kişi anlamakta zorlanmakta, bir kısmı karşıt bir tutumla saldırıya geçmekte, bir kısmı ise körlük sağırlık köşesine çekilmektedir. Oysa, kimisi ıstırapsız ve sancısız, kimisi de arızasından habersiz olan bu kesimler, bizim tenkide yüklediğimiz "nükte"ye dikkat kesilseler, perçemlerinden tutulma ihtimalini nihayete erdirmiş olacaklardır. Bu noktada sözü şöyle bağlayayım, tenkid anlayışım, sadece ele aldığım eserin unsurlarıyla sınırlı değildir. Kriterlerim arasında eser sahibinin "aslolan" karşısındaki adamlık mensubiyeti de beni ilgilendirir.

Denemelerim teyakkuz halinde olan metinler

Okumaların, gözlemlerin, anıların yer aldığı yazılarınızda teyakkuz halini görüyoruz. Tetikte bir dikkat. Yazılara bütüncül olarak baktığımızda "eleştirel denemeler" de diyebiliriz.  Eleştiri (tenkid) günümüz edebiyat ortamında yok denecek kadar az. Oysa ki bir okuma-inceleme-değerlendirme çabası olarak eleştiri (tenkid) mutlaka olmalı. Edebiyatımızda yeni eleştirel (tenkidî) bir çabanın kökleşmesi için neler yapılabilir?

Hayatı teyakkuz halinde yaşayan birisiyim. Huzurum yok. Dolayısıyla, kalemimden çıkan bu denemeler de teyakkuz halinde olan metinlerdir. Fikir içerikli yazılar evet, fakat eyleme dönük hemen her biri. Bakın bu tezatta bile bir hareketlilik, bir tetiklik var. Niçin böyle? Ortamı başka şekilde uyandırmak, uyarmak mümkün mü? Bazıları bu konuda benim üslubumu gözden çıkarmış olmalı ki, yumuşak bir tekellüm ile de aynı etkiyi oluşturabileceğimi iddia ediyorlar. Mümkün olsaydı yapardım. Mümkün değildi, yapmadım. Birilerine yaranmak için "eleştirel" metinler yazmam, yahut elimdeki (dilimdeki) nakdi kendi istifadem için kullanmam düşünülemez. Tenkitle sırt kaşımacılık arasında benzerlik kuranların vay haline. Şu halde, tenkit gücünün iptal edilmiş olduğu bir vasatsızlıktan bahsediyoruz. Böyle toplumlarda idrak kabiliyetinin de yitip gittiğini biliriz. Taklit ise zirve yapar. Taklit yani tenkidin zıddı. Hayatı taklide dayalı olanlar, kendi yeteneklerini kilitleyip, başkalarının -genellikle- bozuk düzenlerini takip ederler. Bunlardan ise ancak "kıdik"ler türer. Kitabım, bu anlamda bir uyarıcıdır. Soru cümlenize cevap olur mu bilmem, şöyle diyeceğim: Taklidî olandan tahkiki olana çıkmak isteyenler, Edebiyat Hayat Memat'ı okumaya katlanmalıdır. Bu bir ilk adım olsun onlar için.  Umarım bir sonraki aşamaya geçip devamını da getireceklerdir...

"Edebiyat Hayat Memat" isimli eserinizdeki yazılar nasıl oluştu, kitabın serencâmı hakkında neler söylersiniz? Ayrıca, başka kitaplar da bekleyelim mi?

Bunun için özel bir gayretim olmadı. Bu kitaptaki metinler de dahil, yazdıklarımın ortak bir noktası vardır bilirsin. Yıllardır benzeri metinler kaleme alıyorum. Bunlar arasında daha özel bir ortaklık gösterenleri Edebiyat Hayat Memat'ta araya getirdim. Kendi aralarında benzeri şekilde irtibatlar bulunan başka metinlerim de inşallah iki kapak arasında hakikatli okuyucunun dikkatine arz edilecek. Okur Kitaplığı'nın atılımları bakalım sizi bundan sonra hangi kitabımla tanıştıracak, bekleyelim görelim...

Bu mülakat için teşekkür ederim.

Kitabımın ilk okurlarından birisi olduğun, tenkitlerinle bana yardımda bulunduğun ve tabii ki beni bu mülakata zorladığın için ben de sana teşekkür ediyorum.

 

http://www.milligazete.com.tr/haber/hakikate-yonelis-edebiyatla-ivme-kazanacak-167630.htm