HARF İNKILABININ ÖYKÜSÜNÜ YAZDILAR
12 Ocak 2013
ZEHRA ONAT
1 Kasım 1928'deki harf inkılabı, Türk kültür tarihinin en önemli dönüm noktalarından biriydi. Toplumda derin yaralar açan ve travması uzun yıllar süren bu hadise roman ve öyküde pek yer almadı. Cemal Şakar'ın editörlüğünde hazırlanan "Sessiz Harfler" adlı kitapta, 24 yazarın kaleme aldığı 'Harf inkılabı' konulu öyküler bir araya geldi. Şakar ile kitabı ve inkılabın etkilerini konuştuk.
Yazılışları değiştiği için anlamları da değişen isimler, Kur'an-ı Kerim içine saklanmış “Leyla vü Mecnun”, doğarken ölen Latin alfabeli tabelalar, toprağa gömülü halde bulunmuş eski yazılı defterler… “Sessiz Harfler”deki (Okur Kitaplığı) öykülerin her biri, dil devriminin neden olduğu toplumsal travmayı, üzerinden yıllar geçtiği halde sızısı hâlâ hissedilen yaraları konu ediniyor. Aralarında Necati Mert, Hasan Aycın, Cihan Aktaş, Sadık Yalsızuçanlar, Kâmil Yeşil, Recep Şükrü Güngör, Yıldız Ramazanoğlu, Sibel Eraslan ve Güray Süngü gibi isimlerin yer aldığı farklı kuşaklardan 24 öykücü, harf inkılabı merkezinde, bir dönemin öyküsünü anlattı, Cemal Şakar da kitabın...
Harf inkılabı üzerine bir öyküler kitabı hazırlama fikri nasıl ortaya çıktı?
Doğrusu ben, birlikte okumaya, birlikte düşünmeye hatta birlikte yazmaya, kısacası birlikteliğe çok önem veririm. Camilerde safların sık ve düzgün tutulması yolundaki ikazın fiziki bir durumdan öte; yan yana, omuz omuza olmayı vurguladığını düşünürüm; öyle olunuz ki, şeytan aranızda dolaşamasın, gibi. Bu proje biraz bireyselleşmeye dur diyebilmek, biraz da beraberlik ruhunu diriltmek niyetinden çıktı. Çünkü bizde, benim bilebildiğim kadarıyla Kapalı Öyküler'den başka ortak bir kitap yapılmadı. Birçok tema aklıma gelmişti, başta hemen 28 Şubat mesela; ama harf devrimi entelektüellerin en çok yakındığı konuların başında gelmektedir ve bir dönemle yaşadığımız kopuşun en radikal göstergelerinden biri. Hal böyle olunca biraz daha temel bir konudan başlayalım istedik.
Yazarları nasıl belirlediniz ve nasıl ikna ettiniz? Ismarlama öykü yazmaya yanaşmayanlar oldu mu?
Birinci ölçütümüz, en az bir tane öykü kitabı olmasıydı, ondan sonra bir dönemi, bir kuşağı temsil etmiş olmaları geliyordu. Elbette kabul etmeyenler oldu; projeye çok sıcak bakıp sonradan yazamadıklarını söyleyenler oldu. Ama başladığımızda 20-25 kişilik bir katılım planlıyorduk, hamdolsun planımız tuttu.
Siparişle öykü yazdırmanın yayıncılık açısından güçlükleri yok mu?
Elbette, meselenin türlü güçlükleri var; öncelikle yazarlar genellikle belirlenmiş bir konuda yazmaya sıcak bakmıyor. Haklılar da; sizin önerdiğiniz konu, onların gündeminde hiçbir zaman yer almamış olabiliyor ya da edebiyat anlayışı buna izin vermeyebiliyor. Editör açısından yaşanan güçlüklerin başında, yazarların iknası geliyor tabii ki, bir de gelecek öykünün kalitesi. Çünkü istenmiş bir çalışmanın reddedilmesi, en azından benim anlayışıma göre büyük kabalıktır. Dolayısıyla çalışacağınız yazarların seçiminde, elden geldiğince dikkatli davranmanız gerekiyor.
Peki gelen öykülerin kalitesi sizi tatmin etti mi, sonuçtan memnun musunuz?
Evet memnunum, iyi bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bizim bu projeyi yaparken bir amacımız vardı, bir sorunu yeniden gündeme getirmek istiyorduk. Bu açıdan amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum.
Harf inkılabının sekülerleşmenin başlangıcı olduğuna dair yorumlar var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sadece sekülerleşme değil, bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin başladığının bence en temel göstergesi. Geleneksel dediğimiz hayat tarzıyla bağımız tam da göbekten kesildi. Onun öncesinden başlayan bir modernleşme sürecimiz var elbette ama harf devrimiyle birlikte o sürece dahi yabancılaştık. Yüzyıllar boyunca kendi kurumlarını, kültürünü ve medeniyetini üreterek gelenekselleşmiş bir hayat tarzıyla bağımız aniden koparılıverdi. Bir sabah yepyeni bir dünyaya uyanıyorsunuz; etrafınızdaki şeyler bildiğiniz şeyler olmaktan çıkmış. Gerçekten ciddi bir kopma; her şey arkanızda kalmaya başlıyor, bir daha kavuşmamacasına.
http://www.zaman.com.tr/kultur/harf-inkilabinin-oykusunu-yazdilar/2039700.html