Her cümlesi üzerine söylenecek çok şey var

Her cümlesi üzerine söylenecek çok şey var

18.03.2011

Şeniz Ayaz | İslam Düşüncesi

 

Her cümlesi üzerine söylenecek çok şey var Aklın Hakikati Aşkın Şiiri adlı eserin. Her cümle bir kompozisyonun ana fikri gibi.

Aklın Hakikati ve Aşkın Şiiri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır kitap. Aklın Hakikati bölümü Akıl ve İslam diye ayrı başlıklar altında ele alınmış ve aklın önemi üzerinde durulmuş bu başlıklarda. "Aklın hakikat arayışları, yalnızca kendi duyumlarına, verilerine ve sezgilerine dayanmaz; tabiata yapılan iskandiller de bizi Hakikate ait güzergahlara çıkarabilir."

İnsanı diğer canlılardan ayıran aklıdır, onun düşünme yetisidir. Bu bağlamda Ümit Aktaş birçok düşünürün insan düşüncesine dair bakış açılarını yansıtmakta, açıklamakta ve bunları İslam düşünce yapısıyla da tahlil etmektedir. Hobbes, Hume, Descartes, Marx, Nietzsche, Rousseau, Hegel, Gazali, Kant, Heidegger, Aristo, Platon ve daha birçok düşünürün akıl konusundaki görüşlerine yer vermiştir.

Ümit Aktaş'a göre "aklileşme, öznelleşen organik bilincin kainatı açıklanabilir bir sisteme dönüştürme sürecidir. Kanlar dökücü insanoğlu, bu akletme serüveni sonucu meleklerden yetkin bir hale gelecektir. İnsan bedeninin temel fonksiyonları bile irade ve akıl dışı bir sistem oluşturur." İnsanın akli yetilerini kullanmasını din ile başlayan sürece bağlar. Özellikle İslam dininde Kur'an'da insana akletme konusunda hep bir çağrı vardır. Dinsel akıl kalp kavramını geliştirecektir.

"Aklın anlamı aydınlanma sonrasında çatallaşmıştır: Aklı doğal bir temel olarak gören doğal akılcılar: Hobbes, Descartes, Rousseau, Hegel ekseninde işlerken; aklın edinilmiş tecrübe ile eşitleyen Hume, Locke, Kant, Marx ekseni ise Aydınlanma iyimserliği çevresinde pozitivist bir felsefeye yönelmiştir. Rousseau uygarlığa karşı kötümserdir. Hegel ise tarihi, mutlak tin'in dışlaştığı ve bireysel bilincin doğada nesneleşen tin'i tanıdıkça yabancılaştığı bir süreç olarak görür." Aydınlanma dönemi akıl hareketleri ve akıl, akıldışı konularında düşünürlerin öne sürdükleri tüm fikirler açıklanmış ve 20. yüzyılla birlikte akla duyulan güvenin sarsılma nedenleri belirtilmiş durumda.

Yazar aşk ve estetik konusuna varlık ve hakikat çerçevesinde yaklaşmıştır. Estetiği varlığın kendisinde görmüştür. "Aşk ise aniden patlar; bir sanat eseri gibi araçsal kimi ifade yollarına ihtiyacı yoktur; onun ışığı yürekte, içtedir."
Akıl ve cinsellik başlığında ise Hz. Adem ve Havva'nın cennetten yeryüzüne düşüşlerine dair anlatılan metaforlarını, göstergelerini ve dünya hayatındaki anlamlarını açıklamaktadır."Cennetten kovulma ya da dünya hayatının başlaması Kuran'ın bu sembolik dili vasıtasıyla cinsellik, bilgi, özgürlük, yasa koyuculuğun dinsel kökeni gibi birçok anlamla birden ilişkilendirilir."

"...insan kalbiyle aşık olur, şiir yazar veya şarkı söyler; aklıyla değil. Ama bir anlamda da bunlar akli edimlerdir..." Özellikle son zamanların yaygınlaşan kavramlarından olan postmodernizmle birlikte akıl araçsallaştırılmıştır. Yapılan birçok olumsuzluk postmodern kavramla albenili bir hale getirilmiş ve olumsuzlukların üzeri örtbas edilmiş, tabiri caizse tüm bunlara bir post giydirilmiştir.

Yazar İslami akıl konusuna da kalbi açıdan yaklaşmış ve bunu İbn Sina, İbn Tufeyl, İbn Rüşt, İbn Haldun gibi düşünürlerin fikirleriyle desteklemiştir.

Din ve felsefe tartışmaları yüzyıllardan beridir süregelmektedir. Özellikle tasavvufta çeşitli ayrılıkları beraberinde getirmiştir. İslam felsefe tarihi sayfalarına baktığımızda filozofların birbirlerine cevaben yazdıkları önemli eserleri görmekteyiz. Ümit Aktaş Gazali'nin yazdığı Tehafül el-Felasife eserini ve İbn Rüşt'ün bu esere karşılık yazmış olduğu Tehafüt et-Tehafüt adlı eserini ve yapmış oldukları tartışmalarını açıklamaktadır. Aynı zamanda Vecihi Timuroğlu'nun İslam'ın Akla Bakışı Üzerine Bir Deneme adlı metnine de bazı göndermelerde bulunmuştur.

Yazar devrim ve din ilişkisini de açıklamıştır ve devrimi bir hayat tarzı olarak ifade etmiştir. Dini devrimci davranışı tarihe sokan olgu olarak belirtmiştir. Şeriat kavramını da açıklayan yazar özgürleşme ve İslam konusunu da irdelemekte: "İnsan ancak aklının kullanımıyla Allah'ı tanıyabilir, özgürleşebilir ve sorumluluk sahibi olabilir; iman da ancak akletmekle mümkün ve anlamlıdır."

AŞKIN ŞİİRİ

"Hayatın aşk bağlamında irdelenmesi sonucu şöyle bir sıralamada yapılabilir:çocuksu aşk, cinsel aşk, ve ilahi aşk." Ona göre aşkın amacı amaçsızlığındandır. "Aşk amaçsız, sorgusuz, sualsiz, hesapsız ve kitapsız bir büyülenme, teslim olma, kapılma ve benliğin yitirldiği bir ben olmayanda varolmadır."

"...çocuksu aşk, saflık, masumiyet ve estetik anlamıyla gerçek aşktır." Hayatı kendi çocukluğu içerisinde anlamlandırmakta ve olaylara bu şekilde yaklaşmaktadır. Bu durumu sadece çocuklara özgü bir durum olarak görmemekte ve kalbindeki çocuğu koruyan herkesin, hayatın her anında çocuksu aşka sahip olabileceklerini ifade etmektedir.

Cinsel aşk başlığında ise çeşitli dinlerin cinselliğe bakış açılarını anlatmakta. "İslam genel bir tutum olarak cinselliği ne kutsamakta ne de aşağılamaktadır. Hayatın bir parçası ve üremenin koşulu olan bu doğal gerçekliği, dünyaya karşı genel gerçekçi bakış açısında olduğu gibi onaylayarak, buna ilişkin genel bir çerçeve düzenlenmiştir. Sonuçta bu insan hayatının en mahrem yönüdür." Hristiyanlığa göre de bu durum açıklanmış ve İslamı bu konuda etkilediği yönlerine de vurgu yapılmıştır.

Aşkın götürdüğü yol, aşkla yürünülen yolun nereye çıktığı çeşitli örneklerle gösterilmiştir:
"Acep şu yerde var m'ola şöyle garip bencileyin
Bağrı başlı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin"

İlahi aşkı Yunus üzerinden açıklamakta ve Yunus'u ilahi aşka götüren etkenlere yer vermiştir."İlahi aşk cinsel bir anlam ifade etmediği gibi, ne bu dünyada ne de ahirette bir karşılık beklemez; sadece aşk'ı umar ve aşk'ı diler. Bu anlamda çocuksu aşk duygusunu ve spontaneliğini mutlaklaştırma ve zamansallıktan ya da tarihsellikten kopma çabasıdır."

"Kalbin sesini duyabilmek için, aklın tüm Hakikati uyruklaştırmaya çalışan zorbalığının, kendisini bir hakikat minvali olarak egemenleştirmeye çalışan tek boyutluğunun deşifresi gerekmektedir." Yazar estetiği ilahi yaratıcılığın bir üslubu olarak görmekte ve evrende yaratılanlara bu boyutta açıklamalar getirmektedir. Esasında dönüp kainata baktığımızda sürekli yenilenen bir görünümü sezebilmekteyiz. Demek ki kainat yaratıldığı şekliyle kalmamakta ve sürekliliği olan bir dokunuştan etkilenmektedir.

Aklın hakikati nedir? diye bir soru takılıverdi aklımıza kitabın sonunda. Anladığımız kadarıyla; 'Hakikat Haktandır ve ancak aşk ile anlaşılır.'

Aklın Hakikati Aşkın Şiiri - Ümit Aktaş
Okur Kitaplığı
Sayfa Sayısı - 370

http://www.kitaphaber.com.tr/aklin-hakikati-askin-siiri-umit-aktas-k429.html