İlk kitap yola düşünce...

İlk kitap yola düşünce...

TURAN KARATAŞ

 

Ana izleğin tasavvuf olduğu Salik Yola Düşünce, Yılmaz Yılmaz'ın ilk öykü kitabı. Yazar zaman zaman beylik ifadeler kullansa da, başarılı bir ilk kitapla karşı karşıyayız.

SÂLİK YOLA DÜŞÜNCE, YILMAZ YILMAZ, OKUR KİTAPLIĞI, 112 SAYFA, 8 TL

İlk kitaplar üstüne tanıtıcı, eleştirel epeyce yazı yazdım. Bir kısmı değersiz şeylerdi. Yine de, bir tedirginlik, bir sıkıntı duydum hep. Bir tarafta yazının o genç insana kazandıracağı güven duygusu, emeğine/yeteneğine gösterilen iltifatı sevgiyle kabullenmesi, o yazıdan çıkaracağı dersler gibi olumlu beklentiler; diğer yanda belki eksik söylemekten, düşünceyi tam anlatamamaktan doğacak yanlış anlaşılma korkusu ve kazanacağınız düşmanlıklar gibi kaygılar. Bu iki karşıt duyguyla eliniz kaleme gider gelir. Yazmasanız, bir değeri görmezlikten gelmenin iç sıkıntısını, bir çeşit vicdan azabı yaşayabilirsiniz. Meslekî sorumluluk duygusu da yakanızı bırakmayabilir.

    Aslında, sahibinin şairlik veya yazarlık ırasını ve söz kudretinin temel özelliklerini ilk kitaplarda görebilirsiniz. Bu yüzden önemlidir ilk yapıtlar. Yıllarca ilk kitabının ünüyle anılan, adı o ilk eserle özdeşleşen sanatçılar az değildir. Sahibine heyecan ve mutluluk verici ve onu gönendirici olduğu kadar, ilk kitap, edebiyat çevresi ve araştırmacılar için de belirli bir mihenk taşıdır. O ilk kitabın bıraktığı etki, yankısı ve temel nitelikleri önemlidir.

Ana izlek tasavvuf

   Sâlik Yola Düşünce'de, kitabın adının da işaret ettiği üzere, öykülerin bir kısmında ana izlek tasavvuf. Çağımız insanının alternatif bir sığınağı olarak tasavvuf. Kitapta anlatılan biçimiyle saflığını, samimiyetini koruyan bağlanışlar kalmadı bugün, benim gördüğüm kadarıyla. Sanki her şey “şov”a dönüşmeye başladı. Neyse. Başka bir zaviyeden bakınca, öykülerde büyük yeryüzünde, karmakarışık hayatın içinde hakikati arayan insanın dalgalı yürüyüşü anlatılmaktadır. Bu bağlamda en başarılı öykü “Meczup Mustafa”. Modernitenin sersemlettiği, çıkmaza düşürdüğü insanın hazin mücadelesi, aczi, bir türlü huzura eremeyişi, kendine yalan hayatlar uydurması öykülerde anlatılan diğer konular.

    Yılmaz Yılmaz'ın iyi bir anlatma yeteneğine sahip olduğu, hemen ilk öyküde anlaşılıyor. Üçüncü öyküye varınca, anlatmayı bilen bir yazarla karşı karşıya olduğumuzu iyice ayrımsıyoruz. Hakikaten, “Sentetik Çorap” iyi bir öykü. Fazlalıklardan arınmış, ciddi ve sahici. “Sahipsiz Yaşamak” da öyle. Yazar, üst kurmacanın ve denediği anlatım tekniklerinin hakkını veriyor. “Tekdüze” öyküsünü de iyiler arasına katmak gerekir. Bu ilk kitabın eksiklikleri ne? Öykülerde bazı fazlalıklar, yerini yadırgayan cümleler var. Kendi akarını arayan taze bir suyun akışına benzetebiliriz bu öyküleri. Şimdilik, büyük nehirlere, ırmaklara özenme ya da heveslenme gözleniyor. Yer yer Kafka, Oğuz Atay etkisi hissediliyor. “Böcek” öyküsü Kafka'nın Dönüşüm'ünü akla getiriyor. Başka bir yerde “Babamdan nefret ediyorum” cümlesi, öykünün ortasında bağırıp duran bu cümle, Türk-İslam kültürü, geleneği içinde doğrusu bana tuhaf görünüyor. Bu, olsa olsa adını andığım yabancı yazarın etkisi olabilir. “Tembellik” öyküsünde iki yerde geçen “korku damla damla birikiyor içimde” ifadesi, Necip Fazıl'ın “Kaldırımlar”ındaki “İçimde damla damla bir korku birikiyor” dizesinin hemen aynısı. Yılmaz Yılmaz, arabesk duygu ve düşünüşlere de düşüyor. “Az Kullanılmış Temiz Bir Kalp Satılıktır” öyküsü böyle. Başka öykülerde de yersiz ve beylik ifadeler gözden kaçmıyor, az olmakla birlikte. Sözgelimi, “Nerdesin huzur? Romanın ismi olmak yetiyor mu sana? Ah Nuran…” cümleleri, hiç de hoş gelmiyor okura. Acaba yazar, Huzur romanını okuduğunu gösteren bir bilgiçlik mi taslıyor diye düşünüyorsunuz.

Biraz daha emek vermeli

Yapılacaklar nedir? Dağınıklığa mani olmalıdır yazar. Biliyoruz ki, öykü ayıklamaktır, bir çeşit temize çekmek. Sahihlik, inandırıcılık, gerçeklik duygusu için de, bu gereklidir. Yılmaz, yazdıklarına biraz daha emek vermeli. Onları dönüp dönüp okumalı ki, anlatım zayıflıklarını görebilsin. Yeşil dalların arasında kurumuş kalmış olan ve dikkatle bakmayınca görünmeyen çürük dallar misali o cümleleri fark edecektir. Bana sorarsanız, Sâlik Yola Düşünce, başarılı bir ilk kitaptır. Bu genç yazarımız, edebiyat ortamlarındaki “şişkinlik”lere takılıp kalmazsa, öncü eserlerle beslenmeye, kuramsal bilgileriyle donanmaya devam ederse Türk öykücülüğü bir yazar kazanmış olur.

 

http://kitapzamani.zaman.com.tr/kitapzamani/columnistDetail_getNewsById.action?newsId=6339