İpek böceği
İpek böceği kozasını örebilmek için önce yemeden kesilir ve içindeki tüm sindirim organlarını atarak, adeta teninin tüm maddîliğinden soyunarak tinsel bir varlık hâline gelir; saflaşır ve yoğunlaşır. Kendi etrafında ördüğü o kozanın içerisinde giderek küçülen, ve bir başka dünyada kanatlanan bu elsiz ayaksız, gözsüz ve kulaksız varlığın hayatındaki bilgelik, sabır ve çaba; kendi ameline, o kutsal görevine yoğunlaşma ve başka hiçbir şeyi umursamamada, biz akıllı olduğunu düşünerek çevresine kibirle bakan insanlar için nice dersler var. Artık şimdi elbet, tüm bunların üzerinde düşünmek için hiç de vaktimiz yok. Hepimiz çok önemli şeylerle meşgulüz; sanki kâinatı her an yaratmakta olan bizmişiz gibi.
Bir başka gözlem ustası, aşk ve hayret ehli olan Yunus da, bir dizesinde şöyle demekte:
“Burada kendi özün gören oldurur yolda kalan Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.”
Şair de kendi kozasını kelimelerden örmekte ve ipek gibi dizelerle özgürlüğe doğru kanatlanmaktadır. Ünsal Ünlü, Okur Kitaplığı tarafından yayınlanan ilk şiir kitabı olan “Savaşlar Kararında”da, şöyle demekte:
“Adalet diyor kim görmüşse üleşimde zûlüm…
Kadınların gürültüyle ağladığı bir dünyada
Erkekler adım adım ilerliyor merhamete
Kadınlar ağlamaktan erkekler merhametten
Ölmüyor. Genzi yakan acı verdiğimiz solukta”
Erkeklik elbet, bir anlamda “kavvam” ve “recûl” olmakta; kadınlık ise doğurgan (üretken) ve hayata (ve toprağa) yakın durmakta. Biz bunlara, hayata çatı olan ile o hayatı üretenlerin yetkinliği ve sembolizminde ifadesini bulan bir bütünlüğe atfen, “erillik” ve “dişillik” de diyebiliriz.
19.02.2010
http://www.ozgundurus.com/Yazar/Umit-Aktas/Ipek-bocegi.php