Kitapla Baş Başa Kalmayı Göze Alabiliyor Musun?
Mehmet Harmancı’nın “Davul Tozu Minare Gölgesi” ve “Avarakasnak” kitapları, yazarlar için farklı bir anlatım; okuyucular için ise farklı bir okuma biçimi öneriyor.
18 Nisan 2013
Mehmet Harmancı’nın Davul Tozu Minare Gölgesi (2000, Yediveren Kitap; 2012, Okur Kitaplığı) ve Avarakasnak (2012, Okur Kitaplığı) adlı kitapları, yazarlar için farklı bir anlatım; okuyucular için ise farklı bir okuma biçimi öneriyor.
Davul Tozu Minare Gölgesi ve Avarakasnak ilk önce rahat okunurluklarıyla dikkat çekiyor. Fakat bu özellik yanıltıcı olabilir, çünkü onların anlaşılmasını kısmen de olsa zorlaştırıyor. Kolay okunurluğu Mehmet Harmancı’nın üslubundan ve Türkçeyi akıcı bir şekilde kullanmasından, bir de hızlı geçişlerinden kaynaklanıyor. Konuların işlenişi, ifade biçimleri, ilginç başlıklar, kısa alıntılar, değişik isimlendirmeler, kitap veya şiirlere yapılan göndermeler… ve bunlar arasındaki hızlı geçişler hem bölümleri kendi içinde anlamayı, hem de bölümler arasındaki bağlantının kurulmasını; dolayısıyla akıcı üslup ve hızlı geçişler okumayı kolaylaştırdığı oranda anlama, kavrama ve toparlamayı zorlaştırıyor. Kendi içinde belli bir bütünlüğe sahip olan Davul Tozu Minare Gölgesi ve Avarakasnak bu yüzden dağınık gibi algılanmaya da müsait.
Harmancı her ne kadar okuyucusunu yalnız bıraksa da..
Avarakasnak için okuyucunun, kitaplara dönük bazı önyargılarını kırması; önünde duran kitabın, bir anlatı kitabı olmasına rağmen bir günce olmadığını ama aslında tam da bu noktada bir günce olduğunu kavraması gerekir. Avarakasnak’ı hikaye veya şiir kitabı okur gibi okuyamıyoruz. Bir hatırat veya günce olarak da değerlendiremiyoruz. Ki Davul Tozu Minare Gölgesi ve Avarakasnak’ta Mehmet Harmancı’ya rastlamak mümkün değildir. Onun nasıl bir insan olduğu, neler yaşadığı, anıları, tanıdıkları, okulları, ailesi kitaplarında yoktur. Kitaplarında Harmancı’nın yalnızca fikirleri ve kaygıları vardır.
Yazarın, öfke, kin veya siyasi duruşu kendinde birleştirip, kendini bir teklif veya konuşmacı olarak sunmadığına göre metinle okuyucu arasından tamamen çekilmek; dolayısıyla harf ve fikirlerle okuyucuyu baş başa bırakmak istediği söylenebilir. Okuyucunun Avarakasnak’ı anlamaya ve ondan tat almaya başlaması için, önce yazarın kitapla okuyucu arasından çekildiğini, dolayısıyla okuyucunun yazardan hiçbir şey beklememesi gerektiğini fark etmesi lazım. Okuyucusunu kitabıyla baş başa bırakabilmek Harmancı’nın yazar adaylarına; yazarı olmayan bir kitabı okur gibi kitapla baş başa kalmak da okuyuculara önerisidir.
Harmancı her ne kadar okuyucusunu yalnız bıraksa da, onu gayretsiz, kaygısız, duruşsuz bırakmaz. Zaten Davul Tozu Minare Gölgesi ve Avarakasnak yazarın bir bilinci canlı tutma uğraşıdır. Bu uğraş esnasında yazar yalnızdır. Ve uğraşın kendisi zaten yalnızlığı gerektirir. Böyle bir gerekirlik ve uğraş sonucunda ortaya çıkan eserin, okuyucuyu tek başına istemesi normal. Bu, Avarakasnak ve Davul Tozu Minare Gölgesi’ni okumanın ilk şartı olur: Kitapla baş başa kalmayı göze almak. Bunu istemek, buna vakit ayırabilmek, o sessizliği yakalamak. Yazarı yokmuş gibi kitaptan bir şeyler çıkarmaya çalışmak. Sessizlik, yalnızlık, harflere bakabilme, düşünebilme, kargaşalık içinde kaybolup giden değerlerin bir ucundan yakalayabilmek. Daha açık bir ifadeyle Müslümanca kaygıları canlı tutmak, Müslümanca düşünmek. Harmancı’nın okuma önerisinde bunlar merkezi oluşturur.
Pakdil’le Harmancı’nın kitaplarını karşılaştırmak çok ilginç sonuçlara götürebilir
met Harmancı’nın konuları işleyişi, dili kullanışı, canlı tutmaya çalıştığı kaygılar, duygular, düşünceler, sağlamlığı her seferinde bir kez daha sınanıp, daha da sağlamlaştırılan düşünceleri Nuri Pakdil’in denemelerini çağrıştırıyor. Özellikle Klas Duruş ve Arap Saati gibi kitaplarını. Harmancı’nın Avarakasnak ve Davul Tozu Minare Gölgesi, Nuri Pakdil’in kitaplarıyla birlikte düşünüldüğünde daha sağlam bir yere oturuyor. Hem biçim ve üslup denemeleri hem fikir yürütmeleri hem de canlı tutulmaya çalışılan bilinç noktasında.
Harmancı’yla Pakdil’in anlatı kitapları arasında ciddi farklılıklar da var. Pakdil bir Müslüman şahsiyet inşası uğraşındadır, ondaki temel kaygı budur. O, bütün kelimeleriyle okuyucusuna bir Müslüman şahsiyeti ve ahlakı önerisinde bulunur. Okuyucunun karşısına bir Müslüman karakter çıkarır. Edebiyat Kulesi veya Bağlanmak’ta bunu görürüz.
Harmancı bu noktada biraz çekimser davranır. Okuyucuyla direkt konuşmaz. Onun anlamasını, araştırmasını, arayıp bulmasını ister. Harmancı’nın okuyucuyu esprilerden ve imalardan anlamalıdır. Okuyucunun hazıra konması, konduğu şeyin kıymetini bilmemekle sonuçlanacaktır. Bu noktadan hareketle Harmancı kenara çekilir, doneleri ortaya sürer. O doneler doğru okunduğu takdirde hedefe ulaşılır. Yanlış okunduğunda ise hiçbir şey olmaz, okuyucu en iyi ihtimalle anlamadım der. Pakdil ise okuyucunun kafasına kafasına çakar gibi kullanır kelimelerini. Pakdil okuyucusunu karşısına alır, okuyucudan hesap sorar, ona program çizer, yapılacakları bildirir, daha sonra da tüm bunların takipçisi olur.
Pakdil’le Harmancı’nın kitaplarını karşılaştırmak çok ilginç sonuçlara götürebilir. Malum yerimiz dar, o yüzden bir tanesini söyleyip geçelim: 1990’lardan sonra Türkiye’deki dava adamı olan yazar tipolojisi değişmiştir. Harmancı’nın ayrı, Pakdil’in apayrı bir dava adamı çizdiğini söyleyebiliriz. Bunun nedeni kuşaklar arasındaki farka denk düşer. Örneğin Pakdil’deki idealizm, keskinlik, ödünsüzlük Harmancı’da yoktur. Okuyucusunu avuçları içine almak isteyen, onunla birlikte yürümeye kararlı olan Pakdil’e karşılık Harmancı okuyucusunu tamamen özgür bırakır. Pakdil bir düşünce adamı ve yazar olarak okuyucusuna derli toplu, ideolojik denilebilecek, fikirsel ve edebî bir çerçeve sunarken Harmancı buna ihtiyaç duymaz.
Mehmet Harmancı, önerdiği farklı okuma biçimleriyle okuyucularını daha çok uğraştıracağa benzer. Faydalı bir uğraş. Bekleyelim görelim, Mehmet Harmancı Davul Tozu Minare Gölgesi ve Avarakasnak’tan sonra neler yazacak, bizi harflerle daha ne kadar yalnız bırakacak.
Ömer Yalçınova
http://www.dunyabizim.com/Manset/13115/kitapla-bas-basa-kalmayi-goze-aliyor-musun.html