Laz İslam sentezi değil elbet, İslamcı lazlık!

Laz İslam sentezi değil elbet, İslamcı lazlık!

Dursun Ali Sazkaya, ‘Farzet ki Dönemedim- Kaçkarlara Sığmayan Hayatlar’ kitabında Laz bir çocuğun anılarını anlatıyor..

24 Eylül 2012 Pazartesi

Selçuk Küpçük

Çocukluk anılarımız hepimizin sığınağı gibi. Özellikle 70’lerin başında doğan kuşak için bu anı birikiminin çok daha renkli olduğunu düşünüyorum zaman zaman. Çünkü hem 60’ların tortusunu taşır, hem 70’lerin ideolojik kamplaşmaları ile geçen zor zamanların tanığıdır, hem de bütün dünyanın birdenbire makas değiştirdiği ve dolayısı ile Türkiye’de de etkisi gözlenen ‘80 sonrasının büyük değişim dalgasına ilişkin gözlemleri içerir. Ve tabi tanık olduğu ilk darbe olarak 12 Eylül 1980 sabahı.. 70’lerde doğanlar bir ikinci darbeye daha şahit oldu 28 Şubat ile. Ardından e-muhtıra. Ve 1993 yılındaki “örtülü darbeye” de..

İslamcılık, Lazlık, Hemşinlilik, pastacılık, yaylacılık, gurbet

Sevgili dostum Dursun Ali Sazkaya’nın Mayıs ayında Okur Kitaplığı Yayınları arasında çıkan Farzet ki Dönemedim- Kaçkarlara Sığmayan Hayatlar kitabı dünyanın ve Türkiye’nin taşrasında yaşayan Laz bir çocuğun anılarından oluşuyor. Türkçeyi ilk kez okulda öğrenen ve devlet ile ilk kez burada karşılaşan; sonrasında Fırtına Vadisi’ne yaslanan köylerden çoğunluklu olarak Laz çocuklarının kayıt yaptırdığı Çamlıhemşin İmam-Hatip Lisesi’nde okuyarak modern dünyayı tanımaya çalışan ve bu arada İslamcılık, Lazlık, Hemşinlilik, pastacılık, yaylacılık, gurbet vs. gibi kendi etrafında dönüp duran hayata ilişkin özgün anılar toplayan bir delikanlının içsel yolculuğuna da tanıklık ediyoruz kitapta. Dolayısı ile kitap salt bir anılar bütünü olmasının çok ötesinde, Türkiye’nin 70’lerden 90’lara sarkan sosyolojik, kültürel ve politik tarihine yönelik yakın dönem külliyata da zaman zaman göndermelerde bulunuyor.

Trabzonspor neden önemli?

Şunu da not etmek gerekli ki, özellikle 90’ların başından itibaren şekillenmeye başlayan bir “Laz Kültür Hareketi” söz konusu. Ancak bu zihinsel işleyişin genellikle Marksist bir sosyolojik okuma yaparak coğrafyasını çözümlemeye çalıştığı söylenebilir. Dursun Ali’nin kitabı, bu açıdan, 90’lardan günümüze uzanan ve Laz kültürüne ilişkin verili bakış açılarından ayrışarak -bana göre- daha bu topraklara ait bir zihinsel işleyiş ile kavrıyor olan biteni.

 

Kitapta beni etkileyen anlatımlardan birisi deTrabzonspor ile ilgili olanı. Dursun Ali de benim gibi Trabzonsporlu ve bu takımı tutmanın toplumsal gerekçelerini kavramamıza imkan arayan şeyler anlatıyor kitapta. Çünkü “merkez” takımları olan, “üç büyükler” biçiminde kategorize edilen ve Anadolu çocuklarının çıkışına imkan aralamayan, onları küçümseyen, görmezden gelen, hakemlerin bile bu büyük takımlardan yana taraf tuttuğu bir Türkiye’dir 60’lar, 70’ler ve 80’ler… 70’lerde doğanlar bunu çok iyi hatırlar.

Dolayısı ile Trabzonsporlu olmak sadece takım tutmanın ötesinde, merkeze karşı direnç oluşturmaya çalışan Anadolu çocuklarının sosyolojik cevabıdır bana göre. Ki Ali’nin anlatımları da bunu destekliyor.

http://www.dunyabizim.com/Manset/11008/laz-islam-sentezi-degil-elbet-islamci-lazlik.html