Metin Önal Menguşoğlu ile Sohbet
Metin Önal (Mengüşoğlu)
24 Nisan 2014
“ Tenevvür! İşte asrımızın rûh-ı âmâli “ diyor Fikret. Nurdan müştak bir kavrama dikkatimizi çekerek.
Asıl önemlisi, “İrkilin!” diyor Efendimiz. “Müminin Allah’ın nuruyla bakan gözlerinin sezgisi karşısında.”
Aydın Müslüman’ı kastederek.
“Ben iflâh olmaz bir taşralıyım.” diyor Mengüşoğlu.
Taşralı bir münevverle karşılaştığınızı fark ettirerek.
Minare ile kuyu arasındaki farkı hissediyorsunuz.
Minare ile kuyu arasındaki asıl fark, yeryüzüne olan mesafeleri değil, birinin kandiller yakarak “aydınlatması”, diğerinin ise karanlığa boğmasıdır.
***
Mengüşoğlu, TCDD emektarı bir babanın oğlu olarak 1947’de Elazığ-Harput’da doğdu.
Babası Halil Bey – dedesinin 1938’de, Dersim isyanında, genç yaştaki şehadetinden sonra – eşinin memleketi olan Harput’a yerleşti.
“Keçi gütsen aç, arı savsan boş dönerdi.” dediği, Tunceli – Sivas – Elazığ üçgeninde , çoçukluğuna dair hatıraların izleri hâlâ canlı.
Mengüşoğlulları, Alparslan’dan önce, Alparslan’ın kız kardeşi oğlu önderliğinde Anadolu’ya giren öncü bir boy.
“ Mengüş ” kelimesinin “ küpe “ anlamına geliyor olması, sanat dehası olan ve sanatla iştigal eden bir topluluk olduklarını düşündürüyor.
İ.Ü felsefe bölümü profesörlerinden Takiyettin Mengüşoğlu, Metin Bey’in babasının amcazadesi.
Mengüşoğlu, 1964’de, Yeni İstiklâl’de, ilk şiirlerini yayınladı.
İ.Ü Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Yedek subaylığını, Bursa’da garnizon disiplin subayı olarak yaptı.
1979’da Bursa’ya yerleşti.Bir süre ticaretle uğraştı.
Şiir, hikâye, roman ve denemeleriyle çeşitlenen otuz kadar eseri var.
Cahit Zarifoğlu ve Ebubekir Eroğlu, evvelce tanıştığı sanatçı dostları arasında.
“Dayımın söylediği türkülerle şair oldum.” “ Şuarâ tezkirelerinde Harputlu 27 divan şairine rastladım. Şairler diyarında doğduğumu farkettim.” “1959’da Malatya’da sahih bir İslâm idrâkinin içine düştüm.” “Müslümanca düşünmek için tefsir, hadis, kelâm ve felsefeye dair eserlere koştum.” “Menkıbelere dayanmayan, muhayyilenin değil, mütefekkirenin izindeki İslâm inancına bağlı kaldım.” “Önce Akif’i sevdim.” “ Hayata evrensel bakan, yenileyen ve tazeleyen, vezinle sınırlı kalmayan, kalıplardan kurtulmuş bir nazım tarzını benimsedim.”diyor Mengüşoğlu.
Mengüşoğlu’nun kütüphanemizde bulunması gereken eserleri arasında “mutlaka” kaydı olanlar şunlar:
Gâvur Kayırıcılar (Hikâye-1973), Ben Asyalı Bir ozan (Şiir-1980), Düşünmek Farzdır (Deneme-1995), Müstesna Şair Akif (Biyografi-2013).
***
Metin Bey’le, Mahkeme Hamamı Kültür Merkezi’nde yaptığımız baş başa sohbetin satırlara sığabileniydi yukarıda yazılanlar.
Dostlarla sohbet, fânî hayat üzerindeki ebediyetin izleri.
Denizler kadar engin, hazineler kadar zengin yürekli dostlarınız varsa ,günle başlayıp günle biten kaygılar yormasın sizi.
Issız ve sessiz zannettiğiniz insanların, ülfet ve ünsiyet dolu sinesine atın kendinizi.
“Bazen bir mısra-ı bercestenin koca bir divana bedel olduğu” gibi, az bir ülfet, aylarca dimağınızda kalacak lezzete denk düşebiliyor.
Hoşça bakın.
Kaynak: http://www.bursahayat.com.tr/metin-onal-mengusoglu/