O romanı bol bol altını çizerek okudum
Bir Ümit Aktaş klasiği olmaya aday roman “Yeşil Vadi”yi okudum diyor Abdülaziz Tantik.
15 Şubat 2012 Çarşamba
Bir Ümit Aktaş klasiği olmaya aday roman “Yeşil Vadi”, yazarın romandaki ilerlemesini de gösteriyor. Aynı zamanda Ümit Aktaş’ın kendi düşüncesini ifade ederken en iyi neye yaslanacağının da ipucunu veriyor bizlere… Ümit Aktaş makale ve araştırma yazılarının yoğunluğu nedeniyle sorunlu olduğu okuyucuyla roman üzerinden çok güzel bir ilişki ve iletişim kurabileceğini belirtmiş oluyor…
Ümit Aktaş romanlarının kendine has bir rengi ve tadı olduğu biliniyor. “Adem”, “Rüya” gibi romanlarında üslup, anlatı düzeyinde sürüyorken kurgu, olması gerektiği kadar yer kaplamakta. Ancak Yeşil Vadi romanı anlatı düzeyini muhafaza ederken kurguyu kişi, olay, durum üzerinden yapmıyor, onun yerine düşünce, anlam ve algı üzerine bina ediyor. Böylece yepyeni bir roman türü ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bir baba – oğul hikayesi ve aşk Ümit Aktaş Yeşil Vadi"
Yeşil Vadi romanı en temelde bir baba-oğul hikâyesi ve bu hikâyeyi besleyen bağlam ile ilişkili. Babanın genel tutumlarının oğulda meydana getirdiği değişim ve bu değişim sürecinin babaya zıtlık üzerinden kurgulanması anlamlı ve bir o kadar da üzerinde düşünülmeyi hak ediyor. Oğlun bir değişim süreci ve sancısı geçirmesi beraberinde babanın da bir değişim ve algısal dönüşüme uğramasına neden olmakta. Ancak, babanın değişimi hep üzerinde bulunduğu asli özelliği ıskalamadan yaşaması da romanın hangi gerçeklik düzlemini paylaştığı üzerine bir fikir veriyor bizlere…
Aşk, Ümit Aktaş’ın diğer romanlarında da ağırlıklı olarak vardı. Bu romanda ise aşk, girişte görüntü açısından sanki bir nebze varlığını hissettiriyor, sonra ise silikleşiyor. Ama dikkatli bir göz aslında aşkın Yeşil Vadiromanının arka planını oluşturduğunu ve bütün bir kurgunun yaşama dönüşürken aşk ile bağı hesaba katılarak varlığa karışmasına imkân tanıdığını gözlemleyecektir. Bu Ümit Aktaş romanlarında aşkın nasıl temel bir nokta oluşturduğunu bize izah etmektedir. Çünkü aşk, hayatın mayası olarak tanımlanıyor ve böylece diyalektiğin iki boyutunu da içine alan geniş bir alana sirayet edebilen yegâne özellik olarak ortaya konuyor.
Diyalektik mantık her alanda
En temelde Yeşil Vadi romanı diyalektik mantık üzerine bina edilerek kurgulanmıştır. Bu diyalektik mantığı romanın bütün katmanlarında izlemek mümkün: Baba-oğul, Reis-muhalif aydın, kentli-kasabalı, modern-gelenek, gazeteci-aydın ve ahali gibi birçok katmana irca edilecek bu diyalektik tutum; tez, antitez ve sentez üzerinden yeni bir duruma yani bir sıçramaya neden olmaktadır. Bu durumu en iyi ifade eden şey romandaki baba figürünün değişim aşamalarıdır…
Kurgunun bu yeni durumunun bir zaaf oluşturmaması için yazar okuyucuyu metne dâhil etmenin bir yöntemi olarak soru sormayı hesaba katmış görünüyor. Çünkü sorular öyle bir yerde soruluyor ki birden sizi konunun içine çekerek zihni işleyişinizi hareketlendiriyor. Okuyucu metne yabancı değil bizatihi metnin bir parçasına dönüşüyor. Bu durum da diyalektik yöntemin bir yansıması olsa gerek…
Düşünce, anlam ve algı üzerine
Yukarıda dile getirdiğimiz gibi Yeşil Vadi romanı kurguyu, kişi, olay, durum üzerinden gerçekleştirmiyor. Tam tersine düşünce, anlam ve algı üzerine bina ediyor. Bunu romanda en güzel örnekleyense; babanın çamaşır makinesine yönelik olumsuz tepkisini aşma noktasında oluşturulan kurguda yatmaktadır. Bu kurgu tam bir algısal dönüşümü izahta önemli bir yer kaplamaktadır. Aslında romandaki asıl kahramanlar hep düşünsel, anlamsal ve algısal dönüşümleri çerçevesinde kurguya dâhil ediliyorlar. Yani roman tanrısal bir gözlem olarak değil, bir anlatı çerçevesinde zihni değişimlerin hikâyesi olarak betimleniyor. Böylece Ümit Aktaş, Müslümanca bir romanın imkânlarını kendi romanlarını örnekleyerek bize göstermektedir.
Ümit Aktaş, felsefi olanı romana yediren ve bunu çok fazla göze batırmadan hissettiren bir üslubu koruyor. Hakikatin kuşatılamazlığını ve varoluşun sürekliliği içinde romanı ve anlatıyı zenginleştiriyor. Kişiler ve yorumları bu düzlemi hesaba katarak okumakta yarar var. Oluşun sürekli devingenliği içinde öykü kahramanı sürekli bir gerilim ve gel-git yaşar. Hiç emin değildir ve çekingenliğini üzerinden atamaz! Bu da şüpheciliği, oluşun ve hakikatin somutlanamazlığında temellendirdiğindendir.
Çokça tartışılan Batılı bir ürün olarak “roman; roman olma şartlarını bizzat Batılı tarz üzerinden temellendirmelidir” yargısı böylece boşa çıkarılabilmektedir. Çünkü Batılı anlamda roman, tanrısal bir gözlemle yazılmakta ve en ince detaylar bile verilebilmektedir. Ama bir Müslüman için bu meşru olmadığı gibi mubah da sayılamaz. Yer yer bilinç akışının uygulandığı Yeşil Vadi, Batılı anlamdaki bu roman algısından sıyrılmış bulunmaktadır.
Altını çizeceğiniz çok cümle var!
Bilinç akışının romanda ortaya çıkışı aynı zamanda diyalektik olmayla örtüştürülerek normalleştiriliyor. Böylece düşünce, anlam ve algısal düzlem üzerinden bir mukayese yapma imkânı doğuruyor Yeşil Vadi…
Ümit Aktaş romanlarında en çok hoşuma giden taraf ise; motto haline dönüşmüş yoğunlaştırılmış cümlelerle dolu olması ve okuyucuyu bolca düşündürmesiyle birlikte aynı zamanda okuyucuya hayatında önemli bir algıyı oluşturacak doneleri de vermesidir…
Ayrıca Yeşil Vadi romanı kurgusal yapı yüzünden ayrıntıya ve tasvire boğmadan okuyucuya düşünce ile temas etme imkânı sunuyor. Uzun uzun yapılan tasvirler veya duygusal yoğunlaşmalar yerine düşünce ve bu düşüncenin oluşturduğu algısal kırılmalar ve yeniden oluşturulan düşünceyle buna bağlı gelişen algılara yönlendirmesi de ayrıca kutlanmaya değer bir boyut…
Eğlencelik değil düşünmelik
Yeşil Vadi romanını bitirdiğimde sanki bütün bu düşünce, anlam ve algı düzlemlerini kendimde tartışmış ve yorulmuş ama bir o kadar da huzur ile dolmuş olduğunu fark etmem sevindirici idi… Böylece romanın okuyucuyu nasıl metne dâhil ettiğini bizzat tecrübe edinmiş oldum…
Ümit Aktaş, düşünce dünyamızın en önemli yıldızlarından biridir. Mütevazı kişiliği ve yalnızlığın kendisine sevdirilmiş olması ona yakın olmamıza engel olmamalı ve her fırsatta bilgi, düşünce ve deneyimlerinden istifade etmenin yollarını bulmalıyız…
Abdulaziz Tantik analiz etti
http://www.dunyabizim.com/manset/8758/o-romani-bol-bol-altini-cizerek-okudum.html