‘OKUR KİTAPLIĞI’ GAYET İYİ GİDİYOR!
Nicelik üzerinden yürütülen yayıncılık yarışına nitelikli bir cevap: Okur Kitaplığı..
29 Kasım 2012 Perşembe
Serdar Arslan
Türkiye’de yayıncılığın durumu ara ara gündeme gelir. Basılan kitap sayısındaki artış dillendirilir. Söylenenler daha çok rakamlara dayandırılarak ifade edilir.
Okuma söz konusu olduğunda döne döne altını çizmemiz gereken husus ise şüphesiz okumanın rakamlarla işinin olmadığıdır. Önemli olan okunan kitabın, okuyanın ve okuma biçiminin niteliğidir. Rakamların ayartıcılığından sıyrılarak nitelik odaklı, yayın dünyasına baktığımızda son yıllarda öne çıkan yayın hareketlerinden biri şüphesiz Okur Kitaplığı.
Ünsal Ünlü ve Ahmet Kurt tarafından 2010 yılında kurulan Metamorfoz Yayıncılık’ın bir markası olan Okur Kitaplığı; edebiyatın tüm dallarının yanı sıra tarih, düşünce, felsefe, iletişim, sinema, siyaset, sosyoloji alanlarında çeşitli kitaplar yayımlıyor. 2010 yılı Türkiye Yazarlar Birliği Özel Yayıncılık Ödülü’nü alan Okur Kitaplığı’nın yayımladığı kitaplar da çeşitli ödüller aldı.
Şiir kitapları ve bir şiir ölüm
Şiirin çoğu yayınevince basılmadığı ya da eşantiyon olarak basıldığı bir dönemde, Okur Kitaplığı, nitelikli şiiri gözeterek birçok şiir kitabı yayımladı. Arif Ay, Metin Önal Mengüşoğlu, Ümit Aktaş gibi ustalarla birlikte Ünsal Ünlü, Mehmet Şahinkoç, Orhan Tepebaş, Kenan Göçer, Mehmet Elçin, Zafer Acar, Mustafa Celep, Ümit Zeynep Kayabaş, Mehmet Şamil, Abdurrahman Adıyan, Şahan Çoker, Bünyamin K. ve Ali Emre gibi isimlerin de şiir kitapları yayımlandı.
Bir şiir ölümle aramızdan ayrılan Mehmet Elçin’in Ben Yok İken adlı kitabının basımı, Okur Kitaplığı’nın yayım politikası açısından piyasa koşullarını elinin tersiyle itip insanî olanı gözettiği biçiminde okunabilir.
Okuru gözetmek böyle bir şey olsa gerek
1. baskısı Kültür Bakanlığı Yayınları’nca yapılan Cevat Akkanat’ın Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri kitabının 2. baskısı da Okur Kitaplığı’nca yapıldı. Bu baskı ile kitap gerçek değerini buldu, diye düşünüyorum. Üniversitede okurken bedavadan biraz pahalı(!) bir fiyata aldığım ve özensiz baskısı içimi acıtan bir kitaptı, bu kitap.
Metin Önal Mengüşoğlu’nun kitaplarının da düzenli olarak basılması mutluluk verici.
Cemal Şakar’ın İmge, Gerçeklik ve Kültür kitabı poetik metinlerde derinleşmek isteyenlere tavsiye edilebilecek bir kitap.
Güray Süngü, Selman Bayer, Hakkı Özdemir ve Zafer Acar, Okur Kitaplığı’nın edebiyatımızın roman hanesine yazdığı isimlerden birkaçı. Selman Bayer’in kitabını beğenenlerden birinin de Mustafa Kutlu olduğunu not düşelim. (Bunu Mustafa Kutlu’nun kendisinden duymuştum.)
Kapak tasarımları çok iyi
Okur Kitaplığı’nın yayıncılık açısından önemli bir niteliği de kitapların tasarımları. -Bir zamanlar- Dergâh Yayınları kitaplarını giydiren Sermin Yavuz ve Şule Yayınları’nın kapak tasarımlarını yapan Ramazan Erkut kadar başarılı bir tasarımcı, Okur Kitaplığı’nın kapak tasarımlarını yapan Murat Acar.
Yayınevlerinin kolaycılığa kaçarak sürekli aynı formda sadece renk değişimleri ile farklılaştırdıkları tasarımlardan ayrı olarak Okur Kitaplığı, yaklaşık üç yılda, kapak tasarımında, 4-5 farklı form kullandı. Kitapların içeriği gözetilerek yapılan kitap tasarımlarını da gözden kaçırmamak gerekli. Zafer Acar’ın Diri kitabı için yapılan diri tasarım dediğimize bir örnek.
Bu da nazarlık olsun
Okur Kitaplığı yaklaşık üç yıldır nitelikli okuru mutlu edecek birçok yayım yaptı, yapıyor. Bu özen ve niteliğin yanında gözden kaçan şeyler de olmuyor değil. Gerçi editöryal bir müdahalenin olmadığını biliyorum. Haliyle bu, yazarların kendilerini daha çok bağlar. Konu iki ilk roman. Zafer Acar’ın Suçsuzluğumu Affet ve Selman Bayer’in Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi kitapları, isimleri açısından nitelikli okuru duraksatacak türden.
Suçsuzluğumu Affet, ilk okunduğunda özgün bir ifade gibi duruyor. Fakat biraz yakından bakınca ifadenin klişe bir çarpıcılığa yaslandığı anlaşılıyor. Zafer Acar’ın şair olması da beklentimizi yükselttiği için isme yönelik eleştirimiz pekişiyor.
Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi’nin Tutunamayanlar’la çeşitli açılardan benzeştiği ifade edildi. Metinlerarasılığın kaçınılmaz bir imkân olduğu günümüz romanı için bu benzeşim, bir sorun teşkil etmiyor. Metinlerarasılığın yoğun olduğu bir metinde, birçok sesi duymak mümkün. Asıl sorun olan; tüm bu benzeşimlere rağmen her kitabın biricikliğine inanan ve okurundan bu biricikliğin keşfini bekleyen bir yazarın, kitap ismini koyarken okuruna bu keşfin yolunu açacak bir tavır takınmaması. Kitabın ismi net biçimde tutunamamışlığı ima ediyor. Tutunamamışlığa gönderen bu isim yerine bizi keşfe davet eden bir isim olsaydı, şüphesiz daha isabetli olurdu. Ki romanın tutunamamışlığı vurgulamaktan kurtulmasının ve biricikliğinin fark edilmesinin yolu da bu keşiften geçiyor.
http://www.dunyabizim.com/Manset/11703/okur-kitapligi-gayet-iyi-gidiyor.html