ROMANCININ BÜROKRASİ YERGİSİ
Selman Bayer’in ilk romanı Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi kara bir memur manifestosu… Bürokrasi erkinin üzerinde memurizm heyulası, bürokrasinin ünlem işareti amirler, bir ruhbanlık müessesesi olan kıdem ve bütün bunlara içten içe başkaldıran bir kahraman: Sühan Tecimer...
5 ŞUBAT 2013
MEHMET ÖZTUNÇ
Terry Eagleton, Walter Benjamin’in -elbette ki postmodern bağlamın dışında- sadece alıntılardan oluşan bir eser yazmayı düşündüğünü aktarmıştı. Beatriz Sarlo ise Benjamin’in “Hikâye Anlatıcısı” adlı makalesindeki “anlatıyı doğuran deneyimler tükendiği için anlatının da tükendiği” saptamasını hatırlatıyor. Tükenen deneyimlerin tükettiği anlatı, belki de artık ancak alıntılarla ikame edilebilir. Hatta metin bu yüzden “yazılan” değil, “yapılan” bir şeydir artık. Ama yazınsal dünyanın itibar cinlerini nasıl cezbedeceğini iyi bilen bazı yazarlar, metinlerini sindiremeyeceği alıntılarla şişirerek yazma edimini bir tür şenlikli oyuna dönüştürüp eleştirinin nitelik ölçütlerini bir süre de olsa kendilerinden uzak tutmayı başarıyorlar. Eğer bugün bir çırpıda başarılı ilk roman enkazı altında kalan birçok yazar sayabiliyorsak bu durum, o itibar cininin dönüp sahibini çarpması ile ilgilidir. Çünkü edebiyat da en az tarih kadar külyutmazdır ve kolay kolay affetmez.
‘İyi’ bir ilk roman
Daha ilk romanı Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi’yle yayınevinin iddiasına göre “postmodernizmle çalkantılı bir ilişki yaşayan modernist Türk romanının da yüzünü temize çıkaran” Selman Bayer, böylesi bir ‘yüzü temize çıkarma’ sorumluluğu ile ne kadar dertlidir bilmem, ama ben yeni romanını çok beğendiğimi söyleyeyim. Her ne kadar Bayer’in okumadan el alan yazınsal gücü, metnini diğer eserler ve yazarlarla ilişkilendirme biçimi, postmodernist efektler şeklinde okunmuş olsa da onun daha derinlikli ve esaslı ilişkiler kurduğunu düşünüyorum. Çarpıcı saptamaları, dil oyunları, anlama doymuş cümleleri, anlatıcı esnekliği ve birçok tuzağa rağmen tökezlemeyen kurgusu ile Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi tek başına Bayer’e “iyi romancı” denilebilmesine yetiyor. Bazı yazarlar vardır, kalemleri bir türe kesilmiştir, ne yazarlarsa yazsınlar aslında o türün içinden konuşurlar. Sözgelimi Yaşar Kemal’in röportajlarına bile baktığımızda adeta roman yazar gibi röportajlar yaptığını görürüz. Bayer’in başka türde yazı çalışmaları var mı bilmiyorum ama romana bu kadar güçlü bir biçimde kıvrılan kalemine baktığımda onun da romana yazgılı olduğuna inanıyorum.
Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi tam anlamıyla kara bir memur manifestosu. Bürokrasi erkinin üzerinde bir heyula dolaşmaktadır ve bu memurizmin heyulasıdır. Ama bu heyula miskinlikle maluldür çünkü bürokrasinin sistematik şiddetini riya konsensüsü ile aşacağına inanır. Amir, bürokrasinin ünlem işareti; kıdem ise ruhbanlık müessesesidir. İşte bu ahvale içten içe başkaldıran bir kahraman vardır: Sühan Tecimer. Hüsn-ü Aşk’ta, Aşk’ın yol arkadaşı olan Sühan yani esas oğlan değil onun yanındaki. Sühan Tecimer, memurluğuna rağmen hayatının esas oğlanı olmanın da mücadelesini verir ve devinimi daha yüksek, “cover” bir Kafka kahramanını hatırlatır. Bürokrasi tarafından kuşatılmıştır ama iç âlemindeki direnişle sisteme teslim olmamanın da ince hesabındadır. Memurluk onun için sıkıcı, bitmez bir sabah töreni, suni bir ciddiyettir. Sühan, memurizmi karanlık bir ironi ve keskin bir yergi ile eleştirirken bir yandan da her geçen gün ona teslim olmanın tehlikesi ile karşı karşıyadır. Adorno’dan beri iyi biliyoruz ki, sistemin muhteşem eleştirisi, bazen o sisteme muhteşem bir güzelleme anlamına da gelebilir. Zaten bürokrasi de eleştiriye kapalı değildir, gücünü eleştirinin nazikçe tasfiyesinden alır. Sühan Tecimer için ise nezaket, estetize edilmiş bir riya biçimidir.
Balzac’ın, Joyce’un, Dosto-yevski’nin, Mevlana’nın, Galib’in, Atay’ın geçit töreni yaptığı ve tam bir anlatım karnavalı olan Kendi İçine Düşenler Ansiklopedisi tipikleşmeye başlayan roman diline karşı da ters bir akış. Çinli şair, “Sessizliği bir müzik yanıtını almak için tıklatırız.” diyormuş. Onlarca “edebiyatsız roman” arasında edebiyatın sesini duymak hakikaten Türk romancılığı adına çok kıymetli. Sühan Tecimer, “devlet dersinden ikmale kaldığı için” Yusuf Atılgan’ın Zebercet’iyle birlikte Türkiye’nin en “sivil roman kahramanı”dır da. İyi bir roman mı? Evet, çok iyi bir roman. Peki, büyük bir roman mı? İşte buna çok kolayından “evet” diyemiyorum.
KENDİ İÇİNE DÜŞENLER ANSİKLOPEDİSİ, SELMAN BAYER, OKUR KİTAPLIĞI, 319 SAYFA, 18,50 TL
Sayı: 85
http://kitapzamani.zaman.com.tr/kitapzamani/newsDetail_getNewsById.action?newsId=8055