Şehri Terketmeden Önce - Ümit Aktaş
Şiir
20 Şubat 2011
Ümit Aktaş, daha önce çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları yayınlanan bir isim. Yazdığı bu yazılarını -hikâye, deneme-araştırma ve şiir gibi- bir süre sonra kitaba dökmüştür. Daha evvel 'Okuma Serüveni' ve 'Adem ve Rüya' adlı romanları ile 'Cennetten Düşüş' adlı şiir kitabından sonra ikinci şiir kitabı olan ve dördüncü eseri 'Şehri Terketmeden Önce' yi hayata geçirmiştir.
'Şehri Terketmeden Önce'; Bir Çocuk Nasıl Doğarsa, Sessizlik Kulesi, Şehri Terketmeden Önce Son Sözler, Bıçak Sırtında Yaşamak ve Yenik Düşmemek Asla adlı bölümlerinden oluşmaktadır. Her şiirde kendi başlığının altında bir bütün olarak taşımaktadır kendini.
'Bir Çocuk Nasıl Doğarsa' bölümünde, Şairin doğumuyla başlayan çocukluk serüveni, her şiirde ayrı ayrı bir ev tutkusunu taşıyor. Bu bölümde okunulanlar; büyümek, çocukluk, evler, ağaçlar ve biraz da hasretle ilgili. Bosnalı çocukların da işlenilmesinden de anlaşılıyor ki, şairin sadece kendi çocukluğuyla değil, -ezilen- evren çocukluğuna da ithaf ettiği şiirleri vardır bu bölümde.
'Sessizlik Kulesi'nde ise şairin biraz daha 'dava'msı şiirler ele aldığını görüyoruz. Biraz daha gençlik isyanıyla kırçıllaşan şiirler yüzgöz oluyor okuyucuyla. Biraz daha o dönemlerde ki fıtratı, yalnızlığı, çilesi ve aşkları işlenmekte ve şairin benliğini biraz daha muhafazakar bir temelle yoğurduğunu görürüz.
"Sen elifisin hor görülmüş bir çağın
Hor görülmüş ve uzakta tutulmuş, ustaca
Ağustos sıcaklığın
Roma'nın."
'Şehri Terketmeden Önce Son Sözler' adlı üçüncü bölümde ise Şairin daha bir olgunlaştığını ve ülke ya da ülke insanlarının diyebileceğimiz dertlerini şiirde işliyor. Biraz 'benci' bir şair olarak okunması doğal olabilir fakat "düşülke" özlemini dile sıkça getiriyor ve bu, herkesin bir dileği ve özlemi olmakta mükelleftir.
Dördüncü bölümde 'Bıçak Sırtında Yaşamak' derken hayatla-ölüm arasında kurulan bağda yolculuk eden bir ruh akımı görüyoruz.
Ve beşinci bölümde de 'Yenik Düşmemek Asla' başlığıyla şiirleri de misyonunu yüklenmiş oluyorlar.
Şairin uyduğu bir ölçü ya da kaynak yok. Dörtlükler, serbest hece ölçüsü ve beyitler halinde şiirleri ele alıyor. Özellikle beşinci bölümde beyitler daha da çoğalmakta. Şairin şiir dili hikâyeleme ve biraz da kapalı bir dille etkileşim içinde. Güzel bir şiir kitabı olma özelliği taşıyor ve yine bir şairin uzun yolculuğunun izlerinin silinmesizliğini vurguluyor yüreğe.
Şair aynı zamanda diğer yeni akımcılarının -şiirlerinde- noktalama işaretlerini kullanmaması gibi bir tınıya uymuyor. Onun bu haliyle de şiirlerini, hem geçmiş hem de -serbest tarzda yazan- ikinci yeni akımı edebiyatçılarının şiirleri arasında bir yerde yoğurduğunu görebiliyoruz.
Ümit Aktaş
Şehri Terketmeden Önce
Okur Kitaplığı
150 Sayfa