SESSİZ HARFLER

SESSİZ HARFLER

ULUSLAŞTIRMA PROJESİNDEKİ EN ETKİN İNKILAP OLARAK DÜŞÜNDÜĞÜM “HARF DEVRİMİ”NDEN YOLA ÇIKARAK KURULMUŞ TAM YİRMİ DÖRT ÖYKÜ CEMAL ŞAKAR’IN EDİTÖRLÜĞÜNDE SESSİZ HARFLER ADIYLA KİTAPLAŞTIRILDI.

11 Ocak 2013 Cuma

SİBEL ERASLAN

Cemal Şakar'ın editörlüğünde çıkan Sessiz Harfler adlı kitap, yirmi dört yazarıyla birlikte, harf dünyamıza dair neredeyse yüz yıllık maceramızı anlatıyor...

Uluslaştırma projesindeki en etkin inkılap olarak düşündüğüm “harf devrimi”nden yola çıkarak kurulmuş tam yirmi dört öykü... Kitabı, içinde yer alıyor olmam ötesinde benim için ayrıca önemli kılansa, duruş ve tercih üzerinden kilitleniyor. Kilit, edebiyat için belki de en son akla gelecek kelimelerden, ama dil devrimiyle birlikte yaşadığımız radikal kopuşla ilgili açar'ı veya yüz yüze gelişi de anımsattığından, kullanmakta beis görmüyorum... Edebiyatı “kilit açmak” gibi psikolojik bir işlevle eşleştirmekse, hem ona kaldıramayacağı ağır yükleri yüklemek hem de onu soyundurmaya benzer öte yandan...

Sessiz Harfler, “misyon edebiyatı”na örnek bir edisyon mu peki?

Bunu eser/yazar/sebep bağlamında sorduğumuzda, iç içe geçecek farklı cevaplar bulabiliriz. Yazarları çerçevesinden bakıldığında ve eserin farklı öyküler üzerinden sürdüğü ipuçlarını topladığımızda, elbette “misyon” diyebileceğimiz bir duruşun sahibidir Sessiz Harfler. Üstelik bu duruşun tam da süregelen “post/islamcılık” tartışmaları esnasında ortaya çıkışını da, sebepsiz bulmayacaktır edebiyat sosyolojisi... Dolayısıyla misyondan yalıtılmış bir eser olduğunu söyleyemem... Çünkü editörün yazarlara yaptığı davet çağrısından itibaren, “sebep” belliydi, harf inkılabının yaklaşık yüz yıllık kaderinin kıyılarında duran, bekleyen, tartan, soruların cevaplarından çok sanatçılardı yazım davetine icabet edenler...

Sessiz Harfler ideologlar veya akademisyenler tarafından kaleme alınmadığı için, derdi ve işi edebiyat olanlar tarafından gerçekleştirilmiş uzun bir yazı masasında kotarıldığından, sadece “misyon” işidir de diyemeyiz öte yandan... Yine de sansürler ve ağır bedeller ödeyerek geldiğimiz dil maceramızın üzerinden üstelik “sanat” gibi siyasetin yanında oldukça naif duran bir caddeden yükselmesi bu sesin... Büyük iştir...

Büyük iştir, çünkü başta editör olmak üzere kaleme sarılanlar, edebiyatın en küçük alanından, öykü/hikaye ikileminin içinden yazdılar. Mesela şiir olsaydı kitabın tercihi, sessiz harflerin yüz yıllık sessizliği daha kolay bozulabilirdi... Ama başta işaret ettiğim tarz “tercih”inin öykü/hikaye olarak belirlenmesi bile, başlı başına cesaret isteyen bir iş... Zira öykünün bunca ağır bir gerilimi taşıyacak alanı yoktur en baştan ve metruk bir tarzdır kültür endüstrisi açısından. Öykü; Avrupa'da nerdeyse noktası konulmuş bir tarz, hikayeyse baştan beri şark'tan neşet eden ve hatta şark'a dair bir işti zaten... Duruş diye işaret ettiğim şey, sadece yazarlarının duruşu değil, edisyonun genel tercihi ile ilgilidir bu bağlamda...

Türk hikayeciliği ve Türkçe hikayecilik adına önemli bir girişimle karşı karşıyayız.

Yazı yazdıkları harfler üzerinden ter döken yazarların iç hesaplaşmaları, devrimle ve kopuş sonrası yüz yıllık reddi miras üzerinden giriştikleri medeniyet tartışmasıyla iç içe... Yüzleşmeleri, temasları, olayları ile birlikte okuduğunuzda, nostalji veya hatıra olmak dışında bunu kurabilmenin zorlukları ortada...Elif-Ba'dan Alfabe'ye geçen/geçemeyen zihinsel sürecin haritasını görmek açısından sivil bir hareketlilik de sağlıyor eser aynı zamanda.

Öykü ve hikayelerin beylik savunma psikolojisi rasatında işletilmemesi de önemli. Zaten hikayeler buna yaslanmayacak kadar edebiyatın içindeki kişilerce kaleme alınmış o ayrı... Ama savunma sanatının gizli özünde yatan karşı saldırı atağına tutulmanın işten bile olmadığı bir mayın tarlasında ki hepimiz orada büyüdük, yirmi dört yazarın buna tevessül bile etmeden sadece edebiyatın duvarına yaslanarak yazmış olmaları önemli... Kuşkusuz özgüvenle alakalıdır bu. Kuşkusuz yüz yıl aradan sonra konuşup yazmanın verdiği rahatlık da var. Bir başka şey daha var: Bunu biz yazmazsak, başkası yazmayacaktır. Yazamazdı da zaten... Cemal Şakar'a ve Okur Kitaplığı'na teşekkür ediyorum.

 

Sessiz Harfler

Editör: Cemal Şakar

Okur Kitaplığı

http://haber.stargazete.com/kitap/sessiz-harfler/haber-718886