Şiir değil, hikâye değil, deneme değil!

Şiir değil, hikâye değil, deneme değil!

Mehmet Harmancı'nın, ilki ‘Davul Tozu Minare Gölgesi’ adıyla yayınlanan şatahatının ikincisi ‘Avarakasnak’ adıyla yayınlandı.

02 Haziran 2012 Cumartesi

Suavi Kemal Yazgıç

 

Mehmet Harmancı çok çok kısa hikâyenin üstadıdır. (Gavurcası short short story.)  Muhtemel Menkıbeler ile bu türün özel örneklerine imza attı Harmancı. Şatahat ise her ne kadar edebiyatımızda “kadim” bir sanat olsa da günümüzde Mehmet Harmancı’nın soframıza kazandırdığı bambaşka bir taam. Daha önce Davul Tozu Minare Gölgesi adıyla yayınlanan şatahatın ikincisiAvarakasnak adıyla ve Okur Kitaplığı etiketiyle yayınlandı.

Şatahat nedir?

Bu noktada şatahat kelimesine bir açıklık getirmeye ve konuyla ilgili hafızamızı tazelemeye ihtiyaç var elbette. Sözlüklerde “sarsılma, köpürme, kımıldama, hareket etme” vs. manaları ihtivâ eden Arapça (ş.t.h.) kökünden gelen şatah ve çoğulu olan şatahat zamanla “hezeliyât” ve buna bağlı olarak da “latife, şaka, eğlence, maskaralık etme” gibi manalarda da kullanılır olmuş.

Ne kastedildiği kolayca anlaşılamayan, kapalı, sembolik ifadeler için kullanılan şatahat kelimesi, dilin söylemekten kaçındığı, kulağın dinlemekten hoşlanmadığı sözler için kullanılır. Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu’na göre “Bazı mutasavvıfların vecd ve istiğrak halinin etkisiyle, kendi iradeleri dışında, manasını düşünmeden söyle dikleri, içinde bir iddia bulunan ve dıştan bakıldığında da akla ve şeriata muhalif gibi görünen sözlerdir. Kabul veya reddedilemediği gibi, onu söyleyen de bundan dolayı muaheze edilemez. Çünkü şath, bir arbede yahut kurbiyyet makamında bulunan sûfînin Allah’a nazıdır.”

Adına “biz” deyip geçtiğimiz o büyük muammaya dair özel bir kitap Avarakasnak

Hacı Bayramı Veli’den yapılan alıntı ile başlayıp, biten Avarakasnak, esasen bir ulu şarın günümüzdeki ahvalini anlatıyor. “Aç Kapıyı Bezirgânbaşı”, “Ruh Kararmaz Ama Karanlıkta Kalabilir”, “Evrensel İnsan Bilgisi”, “Bana Bir Hikâye Anlat Baba”, “Bahçelerde Börülce”, “Kolajlar Yol Açar” başlıklarının avarakasnak misali dönerek tekrar ettiği kitap, tek bir metin olarak okunabildiği gibi her başlığa ayrı ayrı nazar etmeyi de mümkün kılan bir kurguya sahip.

Mehmet Harmancı’nın “Nümayiş Berhava, Asayiş Berkemal” altbaşlığını uygun gördüğü Avarakasnakşiir değil, hikâye değil, deneme değil. Ancak postmodern bir “melez” metin de değil. Adına “biz” deyip geçtiğimiz o büyük muammaya dair özel bir kitap Avarakasnak. Şunu da itiraf edeyim. Okuyup bitirdikten sonra zihnimde bir avarakasnak çalışmaya başladı. İlham verici bir kitap olan Avarakasnak, birçok başka avarakasnağın yazılmasına öncü olabilir diye düşünüyorum.

Minimal öyküye özenenler için yol gösterici nitelikte

Bu noktada bir başka yazarın şahitliğine başvurmak isterim. Hikâyat adlı kitabıyla kısa hikâye kulvarında özel bir tecrübeye imza atan Cemal Şakar,Muhtemel Menkıbeler’i şu sözlerle değerlendiriyordu: “Harmancı bugünün insanını anlattığı öykülerinde, olabildiğince yalın bir dil kullanır ve onu bugünün dil dünyası içine yerleştirir. Cümleleri genellikle eylem bildirir; insan her an hayat içinde bir iştedir. İnsanı, geleneksel simge ve mecazları yedeğine alarak ‘seçkinci’ bir üsluba boğup buharlaştırmak yerine, sürekli hayatın içinde, hayatın küçük cilveleriyle anlatması, aslından minimal öyküye özenenler için yol gösterici niteliktedir.”

Bu yeni kitabı vesilesiyle umulur ki yazarın -pek çok okurun ulaşamadığını düşündüğüm- Davul Tozu Minare Gölgesi ile Güneş Ağlayınca kitapları da yeni baskılarıyla arzı endam ederler.

 

http://www.dunyabizim.com/manset/10027/siir-degil-hikye-degil-deneme-degil.html