Ustaya saygı

Ustaya saygı

Hikâyeci, romancı ve Milli Gazete köşe yazarı Ali Haydar Haksal, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve Üsküdar Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen, sunuculuğunu Bünyamin Yılmaz ve Adem Turan'ın yaptığı Ustalara Saygı gecesinde gündeme getirildi. Haksal'ın hikâyeciliği, romancılığı ve edebiyata kattığı değerler, edebiyatçı dostları ve öğrencileri tarafından anlatıldı.

10 NİSAN 2012

Timuçin Mercanoğlu

ismail Kıllıoğlu, Cemal Şakar, Arif Ay, Yüksel Kanar, Osman Bayrektar, Sevgigül Kandoğmuş Şahin ve Zafer Acar'ın konuşmacı olarak katıldığı gecede, Ali Haydar Haksal'ın hikâyeciliği ve romancılığı ele alındı. Ayrıca programa Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara ve Atasoy Müftüoğlu ile birlikte çok sayıda edebiyatçı da katıldı. Ustalara Saygı gecesinde Yüksel Kanar, "Benim bakışımdan Ali Haydar Haksal'ı okuyan herkes onda ayrı, fakat güzel şeyler bulacaklardır" derken Osman Bayraktar da Ali Haydar Haksal'ın romanlarında dini görünüme dikkat çekti.

HİKÂYELERİNDE ZAMAN YER DEĞİŞTİREN BİR UNSUR

Ali Haydar Haksal'ın hikâyeciliğini anlatan Prof. Dr. İsmail Kıllıoğlu, hikâyelerinde zamanın sabit olmayıp sürekli yer değiştirdiğini söyledi. Hikâye kitaplarına verdiği isimleri de analiz eden Kıllıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ali Haydar'ın hikâye kitaplarının isimleri şiir duyarlılığını hatırlatıyor. Sesim Bana Yetmiyor, Rüya İçinde Rüya, Kuşkonmazda Konuşan Adam  gibi... Bunlar daha çok bir şiir kitabına uygun düşecek isimlerdir. Bir diğer tespitim de, hikâyelerinde sayfa sayısı bakımından da bir farklılığın olduğunu görüyoruz. 15-20 bazen de 40 sayfaya varan hikâyeleri var. Aynı zamanda bir sayfalık hikâyeleri de var. Haksal'ın hikâyeciliğinde kısa ya da uzun hikâye ayrımı çok fazla anlamlı görünmüyor. Bizzat eserlerinde 40 sayfa olan hikâyeler olduğu gibi bir sayfalık hikâyelerle de karşılaşıyoruz. Bu demek oluyor ki bir metni anlamamızda ipucu gibi gözüken ölçü Ali Haydar hikâyeciliğinde öne çıkan bir özellik değildir.  Haksal hikâyeciliğinde zaman şimdiki ve gelecekle iç içedir. Sadece hikâyenin bütününde değil, bir cümlede şimdiki zamanla başlayan anlatım sonraki bir cümlede geçmiş veya gelecek zaman olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla zaman sabit değil, sürekli yer değiştiren unsurdur" dedi.

ÖYKÜMÜN YAYIMLANMASI EN BÜYÜK DESTEK

Ali Haydar Haksal'ın gençlere yaptığı katkıyı anlatan Sevgigül Kandoğmuş Şahin; "Yıllardır içimde gezdirdiğim 'Ellerimde perçemler ayaklarımda inciler' adlı öyküyü yazdığımda Ali Haydar abiye gösterdim. Kelime kelime okuduk. İki defa düzeltme yaptıktan sonra Yedi İklim dergisinde yayımladı. Haksal'ın amatör ruha verdiği en büyük destekti öykümün yayımlanması" diye konuştu.

GENÇLERİN ABİSİ OLDU

25 yıldır yayımlanmakta olan, adeta bir okula dönüşen Yedi İklim dergisini çıkartan Haksal'ın zorluklara karşı mücadele verdiğini belirten Cemal Şakar; "Birçok genç dergiye gelir ve siz onların bütün kaprisleriyle, heyecanlarıyla ilgilenmek zorundasınız. Ağabeylerin özelliği fedakârlıklarıdır. Ağabeyler elinin yettiği, gözünün gördüğü her yerde kardeşleriyle ilgilenmek zorundadırlar" dedi.

YAZMAKTAN KENDİNİ ALIKOYAMIYOR

Ali Haydar Haksal'ın Milli Gazete'de çıkan yazılarına değinen Bünyamin Yılmaz; "Benim de uzun yıllar çalıştığım Milli Gazete'de birçok yazısı yayımlandı. Siyasi yazıları da bulunan Haksal ağabeyimiz, kültür sanat sayfasında günlük yazılar yazıyor. Çok zor şartlarda ve ortamlarda bile kendini yazmaktan alıkoyamıyor" diye konuştu.

http://www.milligazete.com.tr/haber/ustaya-saygi-235357.htm