YERYÜZÜNE DAĞILAN ŞİİRLER
İktidar, otorite, güç eleştirisi yapmak. Genel kanı şudur: sanatçı yaşadığı çağda otoriteye kısmi de olsa yanaşamaz ve otoriteyi eleştirecek gücü ve düşünceyi içinde hazır bulundurur. Sanatçının sosyolojik bir kavram olarak “iktidar”a yanaşması sanatını öldürür.
11 Aralık 2012
Bilal Can
Şiirin yeryüzüne dağılışını izlemek için dünya haritasını gözlerinizin önüne getirmeniz yeterlidir. Ülkelerin dağılışı kadar şiirin dağılımı ve bu ülkelerdeki insanlar kadar da şiirin sesleri vardır. Bu seslerin şiire değmesi neyi önümüze getirir. Sadece ses mi, duygu mu, düşünce mi, hikaye mi, vaka mı? Şiirin neyi taşıdığı şairin niyetiyle alakalıdır. Şair kendine neyi konu olarak seçmişse, içinde neyi biriktirmişse bunu yansıtır. Kendinden olanı kendiliğinden değil bir dayanak noktası oluşturarak aktarır. Zihinler –duyargalar- bu aktarılan kısmında –suje ile obje arasında- kendine düşeni alır. Kendine neye yakın hissediyorsa alacağı cevap buna göre seçicilik yapar ve onu alır. Bu kimi zaman bir imge olur, kimi zaman bir cümle. Şaire düşense her nabza kimi zaman biraz da olsa şerbet sunmak olmalıdır. Çünkü şiir bir anlamla yola çıkarken duyguyla yoğunlaşan bir türdür. Duygudan kopuk olup anlama yüklenmek eksiklik ise anlamdan kopuk sadece duygu da eksikliktir. Şaire düşen ise bu ikisini ortak bir şekilde birleştirmek olmalıdır.
Şiir Bireysel Ağrılara Nükseden Bir Toplumsallık Taşır
Modernlik tartışmalarının hala yapıldığı günümüzde postmodernistler, modernizmin artık aşıldığını söyleyerek dünyanın artık yeni bir aşamaya geçtiğini ifade ederler. Fakat modernistler ise modernlik zaten bir ilerlemedir ve tamamlanmamış bir projedir diyerek postmodernistleri eleştirir.
İster modernistler olsun ister postmodernistler olsun birleştikleri noktadan insanlara seslenme ortaklığı taşımaları konusunda önemlidirler. İkisi de toplumsalın zamana göre değiştiğini kabul ederler. Bu değişim bir çok alana değmiştir. Bu değişimler gündelik yaşamdan sanata, müzikten resime, giyim-kuşamdan yeme biçimlerine kadar girmiştir. Bu değişimden edebiyat da nasibini almış ve zamanla edebiyatta da farklı görüş ve anlayışlar gözükmeye başlamıştır. Şiir bu bağlamda bireysel olandan toplumsal olana yönelerek bireysel ağrılara nükseden bir toplumsallık taşır diyoruz. Bunu derken şairlerin ele aldıkları şiirlerin artık bireysel – kişisel his ve zanlarla değil, toplumsalı gözlemleyerek, toplumsalla etkileşime girerek bir şiir anlayışı oluşturduklarını görerek söylüyoruz.
Şiir bireyden sıyrılarak topluma yönelmiştir. Bireyin dertleri, sıkıntıları, acıları toplumun acılarıyla birleşmedikçe şairler kişisellikten, bireysel olmaktan öteye geçemeyeceklerdir. Şairin toplumsala değmesi ancak ve ancak o toplumda yaşadığı bilincini elde etmesiyle olabilir. Bu bilinç hali daha sonra eserlerine yansıyarak yaşadığı topluma yabancı olmadığını – fildişi kulede – yaşamadığının göstergesi olacaktır.
Şiire Sosyolojik Bakmak ve Ali Emre Şiiri
“Kendini keman sanan odunların çıkardığı bu yangından tıkanır gibi sarıl” s.9
Ali Emre şiiri günümüz şiirinin geldiği noktaya bir vurgu anlamı taşır. Ele aldığı konular bakımından olsun, anlamı zorlayıp özgün bir dil yakalama çabası olsun onun şiir dili ve şiir anlamı yazdığı şiirlerde kendini yoğun bir biçimde göstermektedir. Bu da şiirin toplumsaldan uzak olmadığı anlamına gelmektedir. Duyguların sağanağında ele aldığı meseleler ona toplumsaldan yansıyandır. İşte şair bu işaretle şiirine başlar. Toplumsalı içselleştirerek kendi acısı yapar.
“Kirli bir burjuva büyüttü beni söverek, suratsız haşin bir devlet okuttu
Bu kör müfredatı kov esas duruşu boz kazadan belanır sakınır gibi sarıl” s.10
İktidar, otorite, güç eleştirisi yapmak. Genel kanı şudur: sanatçı yaşadığı çağda otoriteye kısmi de olsa yanaşamaz ve otoriteyi eleştirecek gücü ve düşünceyi içinde hazır bulundurur. Sanatçının sosyolojik bir kavram olarak “iktidar”a yanaşması sanatını öldürür. Fakat bu illaki bir eleştiri yapmasına haklı bir gerekçe değildir. En iyi sanatçı çağın muktedir iradesine objektif bakarak buradaki aksaklıkları sanatın diliyle yansıtan kişidir.
“Yahut dağa kaldırmalı şiiri, kurtarıp bu şapşal kamusal alandan” s.12
Ali Emre şiiri sert bir anlatımla bize şiirin sosyolojisine dair ip uçları verebilir. Ele aldığı konular bakımından, anlatım tarzı bakımından şairin yaşadığı çağın havasını eleştirel bir bakışla izlediğini gözlemleyebiliriz. Şiir, Ali Emre’de tam da anlamına uygun olarak belirir. Bu anlam da “şiir, vurmak içindir”. Bu düşünsel anlamda bir gerilim sahası yaratmaktadır. Diğer şairlerin “lirik sızlanışlarına karşın” Ali Emre şiiri “toplumsalın içselleştirilmesidir”.
“-Babam ve oğlum’u kırk kere izleyen kaç kişi var?
Akşamları üstümüze hep bir kenan evren sıçrardı”s.13
Şair tarafından toplumsalın irdelenmesi olaylara objektif ve farklı yönden bakmasıyla gerçekleşir. Olay aynıdır fakat bu olayın sanatçılara yansıması çok farklıdır. Örneğin Picasso’nun Guernica tablosu üzerine söylediklerine bakınız. “ Bu tabloyu siz yaptınız”!
Şairin toplumsaldan habersiz olmadığını yansıtan diğer bazı kısımlar :
“Sen bir kere bu allahsız dünyanın ortasında tutup öpmüştün ya beni
Bunu bir gün unutursan yurtlar, dipçikle uyandırılan koğuşlar kanar” s.17
“Nasıl doğmuşsa öyle ölenler ey, ey çalışkan kırbaçların gölgesinde yatanlar
Bağbanı sizsiniz tarihin, gülünce bir piç kurusu tepinmeyecek üzerinizde.” s.20
“İnşaatta Çalışan 11 İşçi, Yatakhane Olarak Kullanılan Çadırlarda Diri Diri Yanarak ve Dumanla Boğularak Hayatını Kaybetti :”
“Konuşkan belleğine sığınır kamudan bezince kent” s. 37
“Abdestli kapitalizmin canı cehenneme. ve ekonomi politiğin.
İnşaat ya rasulallah” s.49
“Biz bir tarağın dişleri gibiyiz ya rasulallah, yaşarken olmasa da
Mezarda eşitiz.”s.50
“Geç İslamcılık tartışmaları gibiyiz. cephede kazansak da kaybediyoruz
Masada.
Cuma günü eylem var hacı. Beyazıt’ta. Arkadaşları topla gel. Biber gazı
Bedava.” s.53
*Yeryüzüne Dağılan - Ali Emre Okur Kitaplığı 1.Baskı İstanbul 2011
http://www.on5yirmi5.com/genc/yazar/bilal-can/yeryuzune-dagilan-siirler.i112519.html#.UMYkduXVCcM.facebook